İlk Kayıt : Müfit Aripek, Bertan Onaran, Özdemir Duru arşivi Düzenleyen : Sıdıka Su Stüdyo : Reel Tonmaister : Süha Falay Yıl : Ekim 1989 Kapak Resmi : Ayla Salman (Dokuma) Grafik Düzenleme : İlhan Bilge Grafik Düzenleme : İlhan Bilge
Çıktın baktım Hamurlu'nun dağına Kılıç özü çayır çimen görünür Gülüm aman aman Sebep aman aman Ben yandım aman Atladım inek bağa Alnım değdi yaprağa Kız ben seni almazsam Girmem kara toprağa Bir firkat geldi de durdum ağladım Al yeşil bahçeli Kaman görünür Gülüm aman aman Sebep aman aman Ben yandım aman Aynam düştü yerlere Karıştı gazellere Tabiatım kurusun Bakarım güzellere Halk Türküsü / Ruhi Su
Ey aşk eri aç gözünü Yeryüzüne eyle nazar Gör bu latif çiçekleri Bezenüben geldi geçer Bunlar böyle bezenüben Dostan yana uzanuban Bir sor ahir sen bunlara Nereyedür azm ü sefer Ne geldiğin gelmekdürü Ne bildiğin bilmekdürü Son menzilin ölmekdürü Duymadınsa aşktan eser Yunus bu sözleri kodu Kend'özünden elin yudu Senden ne gele bir değil Çün haktandır bu hayr-ü şer
Yunus Emre / Ruhi
Bindim atın birine, Geçtim Urum eline Urum elinin kızları Sürmelidir gözleri Kavak senden uzun yoktur Yaprağında üzüm yok Eller ne derse desin Başkasında gözüm yok
Halk Türküsü / Ruhi Su
El vurup yaremi incitme tabib Bilmem sıhhat bulmaz hicraneler var Dert vurup da derde eylersin derman Her can kabul etmez viraneler var Vay dünya dünya, fanisin dünya Vay dünya dünya, yalansın dünya Can ile cananı alansın dünya alansın dünya Dert ehli olanlar dergaha gelir Arayanlar elbet dermanın bulur Sadık der ki, kimde ne var kimbilir Geşt-i güzar ettim elde neler var Vay dünya dünya, fanisin dünya Vay dünya dünya, yalansın dünya Aşk ile pervane dönersin dünya dönersin dünya
Aşık Sadık / Ruhi Su
Eğer benim'ile gitmek dilersen Eylen güzel, yaz gelsin de gidelim Bizim eller kırçılıdır aşılmaz Yollar çamur, kurusun da gidelim, güzel, gidelim Aşa idim Karaman'ın elini Köprüsü yok, geçemezsin selin Gerdan yaylasını perçem belini Lale sümbül bürüsün de gidelim, güzel, gidelim Sökülsün dağların buzu, sökülsün Sökülsün de düz ovaya dökülsün Erzurum Dağı'nın kışı çekilsin Mor koyunlar melesin de gidelim, güzel, gidelim Karacaoğlan der de, buna ne fayda Hiç rağbet kalmamış yoksula bayda Bu ayda olmazsa gelecek ayda On bir ayın birisinde gidelim, güzel, gidelim
Karacaoğlan / Ruhi Su
Dursunlu'nun hanları Çıngırdaklı çanları Benim için yapılmış Balıkesir damları Koyunların sürüsü Arda kalmış birisi Çifte yengeler ağlıyor Çam dibinde ölüsü
Ben de vardım seyrangaha Gülü gülden teze bağlar Dört bir yanan bürünüpsen Ne bakıpsan ay, sise bağlara ay Sise bağlara ay, sise bağlar ay, sise bağlar Yar yaylağına varanda, varıp ahvalin soranda Gonca gülü men derende Rüzgar ılgın ay, yelse bağlar'ay Yelse bağlar'ay, yelse bağlar'ay, yelse bağlar Rüzgar ılgın esse bağlara, esse bağlara, esse bağlar Şeref deyer, Şeref der konak kalanda Ilhamın senden alanda Telli sazı ben çalanda, telli sazı men çalanda Yarim gelsin ay, isterse bağlar ay İsterse bağlar ay, isterse bağlara, isterse bağlar Kadan alım, derdin alım
Aşık Şeref / Ruhi Su
Derdimi dökersem derin dereye Doldurur dereyi düz olur gider Irakipler geldi girdi araya Korkarım yar benden yoz olur gider Ilgıt ılgıt yeller eser seherde Yar beni düşürdü onulmaz derde Yar ile buluşsak bir tenha yerde Duyar düşmanlarım söz olur gider Pervane ateşten sakınmaz canı Uğruna koymuşum başı bedeni Doldur tüfenğini hedef al beni Yaram doksan dokuz, yüz olur gider Veysel der, çıkayım bir yüce dağa Ağaçlar bezenmiş yeşil yaprağa Bir gün olur tenim düşer toprağa Karışır toprağa, toz olur gider
Aşık Veysel / Ruhi Su
Yüksek uçan huma kuşu Ne bilir dalın kıymatın Kargayı kondurman güle Ne bilir gülün kıymatın Çift sürüp ekin biçmeyen Meydana sofra dökmeyen Arının kahrın çekmeyen Ne bilir balın kıymatın Mencilisten söz atanlar Gerçeğe yalan katanlar Sonra beyliğe yetenler Ne bilir elin kıymatın
Ay dost, şu yalan dünyaya da geldim geleli Tas tas içtim ağuları sağ iken Kahpe felek vermez benim muradımı Viran oldum mor sümbüllü bağ iken Ay dost, aradılar da bir tenhada gördüler Yaslandılar şıvgalarım kırdılar Yaz bahar ayında ateş verdiler Yandım gittim ala dağlı kar iken
Ben şu fani dünyada bir kamil inci görmedim Geçti ömrüm taa ölüncek bir vafasın sürmedim Kimine zevk ü sefa verdin kimine derd'i mihnet Ey felek ben senin gibi kalleş düzenci görmedim
Agabi Baba / Ruhi Su
Bir Allah'ı tanıyalım Ayrı gayrı bu din nedir? Senlik, benliği nidelim Bu kavga, dövüş, kin nedir? Issız dünyayı doldurudu Kendini kula bildirdi Habil Kabil'i öldürdü Orta yerde bu kan nedir? Musa Tevrat'a hak dedi Firavun aslı yok dedi İsa İncil'e bak dedi Sonra gelen Kur'an nedir? Ali İzzet Batın ilmine Neden Cebrail Emin'e İrabbül alemine Bu gavur, müslüman nedir?
Söz: Ali İzzet Özkan Ezgi: Ruhi Su
Tanrı Baba, bir sabah uyanınca, Biz insanları düşündü nasılsa Gitti pencereye, Kimbilir, dedi; Belki de o gezegen yok olup gitti. Böyle dedi ama baktı uzakta, çok uzakta Fırfır, fırfır dönüyor dünya. Şeytan canımı alsın, dedi Tanrı Alsın vallahi bir şey anlıyorsam Bu dünyalıların tutumlarından Şeytan canımı alsın Alsın vallahi çocuklar Bir şey anlıyorsam Bu dünyalıların tutumlarından. Ey benim minnacık yaratıklarım, Ak ve kara, donuk ve yanıklarım, Dedi Tanrı, en babacan haliyle; Sizleri ben yönetiyormuşum sözde Oysa biliyorsunuz Allaha şükür Benim de sürüyle bakanlarım var. Şeytan canımı alsın, dedi Tanrı Alsın vallahi bu bakanları İkişer üçer atmazsam kapı dışarı. Şeytan canımı alsın Alsın vallahi çocuklar Bakan mı, bakan mı Kapı dışarı. Boşuna mı kızlar verdim, şarap verdim size? Güzel güzel yaşayasınız diye Nasıl olur da benim adıma Orduların Tanrısı dersiniz bana? Şeytan canımı alsın, dedi Tanrı Alsın vallahi çocuklar, bir tek Orduya kumanda ettiysem bugüne dek Şeytan canımı alsın Alsın vallahi çocuklar Amenn. Bir de şu kara bücürler yok mu? Burnum illallah dedi tütsülerinden Yaşamayı oruca çevirmiş bu sofular Benim adıma lanet yağdırmadalar. Verdikleri parlak vaazlara gelince Bunlar benim için karanlık, Arapça, İbranice Şeytan canımı alsın, dedi Tanrı Alsın vallahi bir şey anlıyorsam Bu adamların dediklerinden Şeytan canımı alsın Alsın vallahi çocuklar Bir şey, bir şey, bir şey anlıyorsam Bir şey, bir şey, bir şey anlıyorsam. Tanrı Baba, bir sabah uyanınca, Biz insanları düşündü nasılsa Nasıl, nasıl, nasılsa
Beranger Çeviri: S. Eyüboğlu Ezgi : Ruhi Su
Eşeği saldım çayıra Otlayıp karnın doyura Gördüğü düşü hayıra Yoranın da avradını... Münkir münafığın soyu Yıktı harab etti köyü Mezarına bir tas suyu Dökenin de avradını Derince kazın kuyusunu İnim inim inlesin Kefen dikmeye iğnesin Verenin de avradını... Dağdan tahta getirenin Iskatına oturanın Talkınını bitirenin İmanın da avradını Gammaz ile madrabazın Malı vardır da yemezin İkisin meyyit namazın Kılanın da avradını Kazak Abdal söz söyledi Cümle halkı dahl'eyledi Sorarlarsa kim söyledi Soranın da avradını...
Kazak Abdal / Ruhi Su