Alacakaranlık gökyüzünde
Hüzünlü bir hava
İncecik bir yağmur
Maziye karışmış yılların
Anıları damlıyor

Efkârlandıkça meraklanıyorum
Sorguluyorum gerçeğimizi
Yolumuzu sonumuzu
Düşen bu mu hayattan payımıza

Ve tutuyorum
Çağımızın karanlığına
Senin aydınlık bakışını
Evet seni seviyorum
Acıya katlanabilirim
Arıyoruz birbirimizi
Labirentin derinliğinde

Ne söyleyeyim ne inkâr edeyim
Yadigârlardan ne seçeyim
Gönlümün ağına seni
Hangi vaatlerle sarayım
kederimiz
Kayboluyor azar azar
Baktıkça birbirimize
Öğrenecek ne kaldı
Ne kaldı görecek daha
 

Hemen buluşmamız lazım
Bir öğüdüm var sana
Teslim olacağımı sanıyorsan
Bil ki
Çok yanıldın

Ama ne yangın!
Yanıyor yüreğimiz alev almış

Yanıma gel eğil hafifçe
Işıkta yüzünü göreyim
Yavaş söyle, at zarını
Elbette şans cesaret ister
Armağanı da yok, affetmezde

Pazar güneşi doğmadan gel
Bir emanetim var sana
Kaybedersen ama
Bil ki
Adım silinecek hatırından

İlk aşkım bir çift hüzünlü göz
Biri gök biri deniz
Çok aradım buldum
Sokuldum ürkütmeden
Dönüp derin derin baktı
Tasalandı
Çekindi
Kırdı kalbimi

Narlar narlar mersinler
Şarabımdan iç
İç dudağımdan

Geçtim dört köprüden
Gökte denizde seni bulmak için
Güneşi tuttum
Ufuğa attım
Yakalayıp dalgaları
Oynafım köpüğüyle
Yarim gülümsedi

Penceremin perdesini
Havalandıran rüzgar
Denizleri köpük köpük
Dalgalandıran rüzgar
Gir içeri usul usul
Beni bu dertten kurtar

Yabancısın buralara
Nerelerden geliyorsun
Otur dinlen başucuma
Belli ki çok yorulmuşsun
Bana esmeyi anlat
Bana sevmeyi anlat
Bana esmeyi anlat
Esip geçmeyi anlat

Anlat ki çözülsün dilim
Ben rüzgarım demeliyim
Rüzgarlığı anlat bana
Senin gibi esmeliyim

Ah ağera p'anemizis tu pelağu ton afro
Ah ağera pu throiziz me tu lihnu mu to fos
Fisa mesa stın karthya mu
Skorpıse mu ton kaymo

Mathe mu to fisiğma su
Pare me sto petağma su
To ximeroma na mevri
Stin etherya angalya su

Müzik: İlhan Şeşen 
Söz: İlhan Şeşen, V. Papageorgiou

Derelerin gümbürtüsü
Gönlümü köpürtüyor
Yarin narin görüntüsü
Hayalimde canlanıyor
Gecenin kardeşidir, dağlardan iniyor
Şafak da onun, bulutlara yükseliyor

Karadır saçların
Lüle lüle sevinç saçar
Çıldırtan o coşkun dansları
Yener bütün savaşları
Aşk acısı bilmeyen
Sırrı bulur
Yarin tatlı dudaklarında

Yürüyorum şehirde
Yalnız bir gezginim
Yarimi arıyorum
Islak caddelerde
Bulurum onu meydanlarda
Hayatın coşkusunda gözpınarlarında
Çocuk saflığında
 

Kayanın bağrından kopan
Şelalenin anaforunda
Masallar diyarının eşiğinde
Kutsal bir su çağlıyor
Silkelenip ürperiyor
Kabara kabara ölümün
Uçuruma atlıyor çaresiz

Gümüşten bir iple sarmalansam
Geçip köprüsünden nefes nefese
Girsem bahçelerine
Kardelen gelinliğinde
Boncuk, yıldız, bir pul olsam

Durdu saatler hasret zamanı
Karşımda durdu aşkın tamamı
Ah yarim
Güller takıp gel
Senden bu halim
Ziller çalıp gel

Bana gelsen benim olsan
Beni sevsen temelli
Bu ne davet ne cesaret
Bu yalnızca temmeni

Pavi o hronos stin pethimya su
Lambi o kozmos ston erota su
Ah foz mu
Astrapse kyela
Thes ton kaymo mu
Anthise kyela

An thelisis, an yirisis
Mya ya panda, psihi mu
Then in tharos ute pisma
Ine mono i efhi mu

Söz: İlhan Şeşen, V. Papageorgiou
Müzik: İlhan Şeşen

İkindi vakitlerinin kızıllığı
Laciverde dönüyor
Caddelerin sağır sesizliğine
Kömür yeli esiyor
Dondu gölerde beklenti

Buğulanmış yine camlar
Kalemimdeki mürekkep kuruyor
Köşede bir radyo unutulmuş
Uzaktan mırıldanıyor
Taş kesildi sinede sessizlik

Çekti içini istanbul
Ben de ah
Gökyüzü gürledi
Kasvetli gökyüzü
Doldu gözleri istanbul'un
Benim de ah
Gökyüzü ağladı
Acımasız zamanlar

Bildik haberler
Bir gün daha bitiyor
Bacalardan buhur gibi
Hayat yükseliyor
Boşandı komşum yine
Bir dost eli
Çalıyor penceremi
Kışın yüreğinde
Yanıyor sobam
Kalktı dokuz vapuru yine

Hayatın haksızlıklarına dalmadan
Şikayete sığınmadan
Mehtaba bir bak
Nasıl içimize işliyor
İplerimizle hâlesini nakışlıyor
Arzularımızı, dertlerimizi yansıtıyor
İnkar edemezsin beni

İşaretler arama, korkma hiç
Dayanacağım azgın dalgalara
Yeniden doğacağım fırtınaların
Sarhoşluğunda
Yıldızlar gülecek, şafak
Bilinmeyen bir gökyüzünde sökecek
Yanım da kal, akşam
Soğuk bir karanlıkta yitip gidiyor

Terslemeden, Şüphelenmeden
Düşüncesizce beni inkâr etmeden
Çiseleyen yağmura bak
Nasıl da bize acıyor
Bu dünyanın ayazında
Sorularımızı, kaygılarımızı dağıtıyor
İnkar edemezsin beni

Her şey değişti ansızın
Çıktı yine yolundan
İşte bir devir bir dönüş daha
Ve yine kaybolmuşum sanki ben

Öksüz bütün inandıklarım
Batıveriyor sığlıkta
Sabırsız bir gelecek
Ufukta gülümsüyor
Gülümsüyor fevkalâde

Tüm hayatım dönüyor geldiği yere
Seni nurum! benim oluncaya kadar
Sıyrılmak güç hayallerden
Efsaneleri, muammaları çözmeye çabalıyorum
Fırtınalar, tufanlar, boralar gelecekler
Gönlümüzü sarsmaya
Belirinceye kadar berrak bir gün
Görünceye kadar gülen bir gün

Görkemli bir ziyafet
Oysa yüreğim ıssız
Sağır eden bir sesizlik
Mavi bir suskunluk
Ne kalmışı
Dostlar gidiyor

Ortalıkta bir bayram havası
Geçiyor insanlar güle oynaya
Arkalarından bakakalıyorum
Ne kalmışı
Dostlar gitti

Hatıralar sayfalar dolusu
Karalanmış hayallerimiz

Görkemli bir ziyafet
Pahalı bir sevinç
Unutulmuş yılların tortusu
Ne kalmışı
Dostlar gidiyor

Ortalıkta bir bayram havası
Gökyüzü ölüler ülkesi
Ve aralarında dönüyor o bildik çember
Ne kalmışı
Dostlar gitti

Türkçe çeviren: Ümit Bayazoğlu