dağlar dağlar,yüce dağlar 
doruğunda anam ağlar
yoldaşlarım işkencede
öfke yüreğimi dağlar 

dağlar bana geri verin
mahirimi,hüseynimi
dağlar bana geri verin
kadirimi,sinanımı 

güzel günler var görecek
namluya kurşun sürecek
tohumdu düştü toprağa
bin mahirler yeşerecek.

kerpiç bir ev vardı orda
sarılmıştı dört bir yandan
her taraftan kurşunlara
hedef oldu kızıldere

inliyordu yer yerinden
korkmuyorduk biz ölümden
kahpe faşizmin elinden
direniyor kızıldere

daha yeni gün açmıştı
sarılıp vedalaşmıştı
biz halk için savaşmıştık
mahşerinde kızıldere

kıyıda rüzgar
dağlarda pınardı
halkın kavgasında o bir çınardı
onunla başladı ilçede öykü
kozasından kurtulan kelebek gibi
yürümeye başlayan bir bebek gibi
yarınlarını alıp avuçlarına
dokundular yarının gül uçlarına

barut acısı ölüm bu sığar mı tabutlara
sesimiz bıçak gibi saplanır bulutlara
şimdi bir ışık
gecede yıldızdır
halkın toprağında o bir filizdir
anısıyla büyür yeni bir öykü
kozasından kurtulur uçar kelebek
yürümelere başlar bebek
yarınlarını alıp avuçlarına
tırmanırlar güneşin al burçlarına

barut acısı ölüm bu sığar mı tabutlara
sesimiz bıçak gibi saplanır bulutlara

söz; ersin ergün keleş
beste: mehmet gümüş

şişli meydanı
sabahın bir sahibi var
sorarlar bir gün sorarlar
biter bu dertler, acılar
sararlar bir gün, sararlar
bin dokuz yüz yetmiş yedi

unutulmaz yılın adı
bir mayıs bayramı idi
şişli meydanı’nda üç kız
biri çiğdem, biri nergis
vuruldular güpegündüz
sorarlar bir gün, sorarlar

sabahın bir sahibi var
sorarlar bir gün sorarlar
biter bu dertler, acılar
sararlar bir gün, sararlar

beş yüz bin emekçi vardık
taksim meydanı’na girdik
öyle bir istanbul gördük
sorarlar bir gün, sorarlar

Söz - Müzik: Ruhi Su

kış içinde mavi bir akdeniz'di bakışın
kar içinde bir yeşil ilkbahardı gülüşün
berfo dağların kızı berfo
çoban yıldızı göçebe
bakışların hala yüreğimde bir sızı

susmaların yasaklı dillerinin sesiydi
mahsunluğunda yokluk
sevdaların güzeldi.

birde çoğuz çokta biriz
ne eveliz ne ahiriz
hepimiz birer  mahir'iz
kanımıza kan isteriz

enişte emmi dayımız
artar eksilmez sayımız
gülsün diye hüdayi'miz
canımız can isteriz
köyün evleri tezekten

faşistler çıksın tuzaktan
kursun sıkar alp uzaktan
kanımıza kan isteriz
kurşun sığmaz kemerime
kan damlıyor yüreğime
dokunmayın ömer'ime
canımıza can isteriz

kızıldere'yi sardılar
bomba kurşun yağdırdılar
ertanımıda vurdular
devrim için can veririz

kızıldere akmayacak
boşa kurşun yakmayacak
kavga burda bitmeyecek
devrim için can veririz.

binbir çileyle büyüttüm oğlumu
yemedim yedirdim bugüne getirdim
cesurdu mertti kaya gibi sertti
bir gün geldi ki vay... vurdular onu

"beni kınama arkamdan ağlama
ne yaptıysam bil ki halkım için" derdi
aslan gibiydi sözünün eriydi
bir gün geldi ki vay... vurdular onu

yaşlı gözlerle beklerdim yolunu
oğlum gider de ya dönmezse diye
göz bebeğimdi beni her şeyimdi
bir gün geldi ki vay... vurdular onu

sabır taşından yaratılmış insan
güle güle oğlum kalanlar sağolsun
yaşı yirmiydi canımın içiydi
bir gün geldi ki vay... vurdular onu

kurşun değildi top tüfek değildi
zulüm yılanıydı boğan oğlumu
bir can gitse de binler var geride
bir gün gelir ki hey... ezerler onu

Söz: anonim
Müzik: theodorakis 

 Sabahın seher vaktinde
Ali’yi gördüm Ali’yi
Yüzümü dizine sürdüm
Ali’yi gördüm Ali’yi

Ali’yi gördüm meşede
Kırk mum yanar bir şişede
Yedi iklim dört köşede
Ali’yi gördüm Ali’yi

Ali’yi gördüm çağında
Güller açar dost bağında
Musa ile Tur Dağı’nda
Ali’yi gördüm Ali’yi

Söz, Müzik: Kul Himmet

Bir ben varım
Bir de yalnızlığım burda
Kitap yasak, güneş yasak
Ama sevda

Söz dinlemez yaramaz çocuğun yüreği
Boyun eğmiyor yasaklara hiçbir yasağa
Ben avluya çıkmazken
Onun umrunda değil dünya

Canı istediği zaman fırlayıp
Uçup gidiyor,
Uçup gidiyor çok uzaklara
Çok uzaklara

Söz, Müzik: Sevinç Eratalay

Geliyoruz dalgalar gibi
Ellerimizde silahlarımız
Ölüyoruz yaşatmak için
Özgürlük uğruna dökülen kanız

En yiğitlerimiz ölmüşse bile
Yiğitlere gebe analarımız
Analarımız

Söz, Müzik: Anonim