Yazdım düşleri suyun yüzüne
Gözlerim denize bakar sen diplerde
Seni duyar kulağım seni arar sıcağım
Sözüm geçmez ayağım durmaz hep sana giderim

Zaten olmadı bunlar
Zaten yaşanmadılar
Sen gitmedin ben bitmedim
Ölmedi aşklar

Yandım yanıldım yana yana yar sana
Savurdum küllerimi canım yellerden yana
Sırrım sırdaşım yoldaşım haberin var mı ola
Yurdumdan kış gitmez oldu sebep yar mı ola

Söz: Mustafa Nuhut, Umut Can Özdemir
Müzik: Umut Can Özdemir

Adımlarken sensizlikte şu ömrü
Gecede ay günde güneş salkım söğüdü
Yaralarda acınırken hüzünlerde avunurken
Yüreğimde sensin bahar
Esen bir yel düşler yazar
Rüzgarım ol gülüm
Yangınımda külüm
Nefesin vurmazsa yüzüme
Senden bana gelen ölüm
Senden bana gelen
Senden bana
Senden
Sen

Söz / Müzik: Erdal Güney

Sarı Yaylam da seni yaylayamadım ala bahar kar iken
Yavru palazımı da avlayamadım tor iken
Sende bu güzellik bende bu gençlik var iken
Alırım ahdımı da koymam sende sevdiğim
A sürmelim ey, palazım ey

Geleneksel,Taşeli 
Seslendiren Ekrem Nuhut

Toroslara karlar yağmış
Kadınım rüyamda gördüm
Yavru tülek kanatlanmış
Kadınım rüyamda gördüm

Yaylam yaylam sarı yaylam
Ben bu derdi kime yanam
İçimin dermansız acısı
Biri yarim biri anam

Turnalara bir hal olmuş
Kadınım gözlerinde gördüm
Gurbetlik bize zor imiş
Dönülmez yolunda yittim
Yaylam yaylam sarı yaylam

Ben bu derdi kime yanam
Bin ölümmüş bir ayrılık
Ömrüm geldi geçti yaylam

Söz / Müzik: Mustafa Nuhut

Çakır da dikeni bastım bağrıma
İçimin yanması hardandır
Can mı var candan öte
Bendeki bu ben yardandır

Ala gözle ala ben, a kız sana ben
Seni de alacağım demedimmi
"Gavur" anana inat muradım murad
Alıpta kaçacağım demedim mi

Anamur Bozyazı gayrak yollar
Yarimin yanağı nardandır
Beleğin başındaki kızlar
Bağrımın ateşi yardandır

Söz / Müzik : Mustafa Nuhut

Aşkın sırat köprüsünden
Ben geçtim sen geçmedin yar
Derdin zehir şarabından
Ben içtim sen içmedin yar

Felek vurmuş vay başıma
Kocadım değme yaşıma
Çınar olsam bin yaşında
Senden geçmem sen geçtin yar

Cenneti koysalar kapıma
Ay takılsa çam dalına
Şu köhnemiş saltanata
Satmam seni sen sattın yar

Ardım beşik önüm mezar
Dilerim lâl çığlığım yar
Eyvahi'yem kör kuyuya
Atmam sen attın yar

Söz: Mustafa Nuhut 
Müzik: Mustafa Buhut, Erdal Güney
 

Çektikleri onca kahır
Türkülerde yakılıdır
Eşkıya denmiş onlara
Onlar dağda yazılıdır
Eşkıya denmiş adına
Adı dağda yazılıdır

Oy oy ince Memed
Yüreğimde sancı Memed
İçimizde kara sevda
Alnımızda yazgı Memed

Yağlı kurşun çökertemez
Hoyrat kızın sözü kadar
Duman çökmüş dağ başına
Yiğittir türküler kadar

Acı tütün heybesinde
Toroslar'da silah çatar
Düşünür de dağ başında
Sevdası memleket kadar

Söz / Müzik: Mustafa Nuhut

Yürüyorum ey yar insanların arasında
Kimi yorgun kimi dökük kanar sabır yarasında

Özlüyorum seni zamanla barışamadım
Geçip gidiyor ömrüm günlere doyamadm

Ucum yok bucağım yok
Saklımdasın ey yar haberin yok
Yıllar geçti sönmedi ateş
Yanıyorum ey yar haberin yok

Üşüyorum ey yar yangınların ortasında
Yürek kırgın yürek talan kanar sevda yarasında

Kahırlı yılları çizdin alnıma
Dost eyledin beni göçüp giden kuşlara

Söz: Mustafa Nuhut / Müzik: Erdal Güney

Bir kara sevda geldi başıma
Hiç bakmaz oldu gözüm yaşına
Kurşun işler mi mezar taşıma
Bir garip geldi geçiyor ömrüm

Bir şahin olmuş uçuyor gönlüm
Deryalar çöller aşıyor gönlüm
Tez haber salın nazlı yarime
Bir garip geldi geçiyor ömrüm

Kor ateşlerde yanıyor içim
Bin derdim var biçim biçim
Yaralı bülbülüm yok ki suçum
Bir garip geldi geçiyor ömrüm

Söz: Mehmet Doğan Güneş, Cihangiray Şumnu 
Müzik: Mehmet Doğan Güneş
Giriş Ezgisi: Erdal Güney 'Ebem Kuşağı'
 

Aşk herkesi kırar biraz
Eksilmesin acısı şükret
Varsın ağlasın dalda kiraz
Herkes kendine sürgün biraz

Çocuk gülüşün dünden bir yara
Aşk bize sıla
Günler gelir ve büyürüz elbet
Aşk bize gurbet
Ayışığı dalgakıran
Yarada tuz aşktan kalan
Ayışığı tende bıçak
Giden sürgün kalan kaçak
Aşk bize sıla
Aşk bize gurbet

Kapansın yarası şu gecenin
Ayrılıklar örtsün üstümü
Kimim kimsemdi ah gözlerin
Gidecek yeri yok kimsenin

Söz: Mustafa Nuhut, Erdal Güney 
Müzik: Erdal Güney

Günler ağır esen bir yel
Zaman akıp giden bir sel
Kırık ezgilerdeki tel

Çalan telde
Akan selde
Esen yelde düş pare pare

Gezden göze
Gülüm hele
Ay bir doğsun düş pare pare

Yanan ateş kül olmadan
Şafak söküp gün doğmadan
Bülbül güle figan eyler

Gülde bülbül
Şafakta gün
Ateşte kül düş pare pare

Söz / Müzik: Erdal Güney
 

Umut pişerdi yüreğimin ateşinde
Sıvardın sabır duvarıma ellerinle
Ağıt yakmaya dillerim varmaz
Tükendim ömürlerce

Ey kaşı kemanım bülbülü şeydam
Gül yüzün düş olmuş nasıl hayra yoram
Ey karanfil karam gül tende yaram
Güllerim tez soldu bülbülüm yanam

Hatıralarım bir kül gibi
Ömrümdün yana bir gül gibi
"Ölüm adın kalleş olsun"
Ömrüm bir yangın yeri

Söz / Müzik: Mustafa Nuhut
Giriş Ezgisi: Erdal Güney
 

Cizdar ağam dağda gezer
Esen yelden hile sezer
Döşte fişek çapraz tüfek
Dut dalında saza benzer

Yanıkmışım sana Cizdar
Tezikmişim sana Cizdar
Azrail düşse peşine
Sarı yaylam seni saklar
Oy Cizdar can Cizdar

Koyakları aşsa gelse
Tütün sarsa suyun içse
Coşsa Ayvasıl Deresi
Cizdar şavkın suya düşse

Kurdun kuşun uykusuna
Zalim puştun pususuna
Bir sevdanın sızısına
Düşme Cizdar yanma Cizdar
Oy Cizdar can Cizdar

Söz: Mustafa Nuhut / Müzik: Erdal Güney
Cizdar Ağa 1895-1974 tarihleri arasında Anamur'da Yaşamıştır

Müzik : Erdal Güney