Yanlışlar kraliçesiyim
Besteci, yorumcu ve şair Mehtap Meral beş yıl aradan sonra ‘Yana Yana’ isimli ikinci albümünü çıkardı. Albümde tüm şarkılar sanatçının imzasını taşıyor. Deneyimli sanatçı Cihan Sezer’in düzenlemeleri ve müzik yönetmenliğinde yapılan albüm dokuz parçadan oluşuyor. Genç yetenek içini AKŞAM Life’a döktü.
Müzik kariyerinize neden beş yıl ara verdiniz?
Zaman sanırım herkes için ayrı işliyor. Ben biraz biriktirmek, hayata bakmak ve gelişmek istedim. Bu sürecin üretimlerimi de değiştireceğinin farkındaydım. Albüm yapmanın hem piyasa koşulları açısından hem de her şeyin bu kadar hızlı tüketildiği bir dönemde cesaret olduğuna inanıyorum. Ve cesareti hep sevdim. Kısa aralıklarla üretilen ve sunulan şarkıları biraz fast food gibi düşünüyorum. Bense içinde ritüelleri olan ve hızı yavaşlatan romantik bir yemek gibi olsun istedim şarkılarım. Bütün uzuvlara hitap etsin, beslesin, heyecanlandırsın ve en önemlisi uzun sürsün. Kısacası zamanı şimdi geldi.
BU ALBÜMDE DAHA ÖZGÜRÜM
İlk albümünüz sizi ikinciyi yapmak için cesaretlendirmedi mi ya da bu kadar beklemenizin sebebi piyasa koşulları mıydı?
Koşullar elbette etkiliyor. Piyasa koşullarının dışında kaldığımızı söyleyemeyiz. Hepimiz bu şartlarda değişik şeyler üretiyoruz. İlk albümde de istediğimi yaptım ama bu kadar spesifik bir alan olan tangoyla merhaba demenin ortalığı kasıp kavurmayacağını biliyordum. İnandığım ve beni heyecanlandıran şeyi doğru zamanda yapmaya çalıştım. ‘Yana Yana’da daha özgür olduğumu ve ilk albüm sürecindeki bütün deneyimlerimi büyük oranda hayata geçirdiğimi söyleyebilirim
Bu zaman zarfı içerisinde neler yaptınız?
Hep sahnedeydim. Edebiyatçı dostlarımla gerçekleştirdiğim bir projede yer aldım. Onlar kitaplarından bölümler okudular, hikayeler anlattılar ben de şarkılar söyledim. Kendi söz ve beste çalışmalarıma devam ettim bu arada...
‘Yana Yana’ aşkı arıyorum diyorsunuz. Biraz anlatır mısınız?
Aslında herkes aşkı arıyor. Aşkı reddedecek kimseyi tanımıyorum. ‘Aşk istemiyorum’ diyenlerde çok arayıp yorulanlar ya da arayıp bulamayanlar bence… Bense arayışın kendisini önemsiyorum. Hani yolunda ölme halini. Hayat insana yetinmeyi öğretiyor ama itiraf etmek gerekirse bu hiç bana göre değil. Aşkın uçlardaki halini hatta bazen yıkıcılığını bile seviyorum. Cemal Süreyya’nın dediği gibi “yıkıcı bir aşk bu- yıkıyor milletin ortasına-tutku yükünü” Hem ne oluyorsa yana yana olmuyor mu? İşte de, aşkta da, her şeyde.
OLCAY’A BENZETİLMEK GURURDUR
Şarkılarınızda koyu bir duygusallık var. Bu duygusallık nelerden beslenerek ortaya çıkıyor?
Ben bu hayatın hem izleyicisi hem de oyuncusu olmaya çalışıyorum. Bu yüzden gördüğüm, yaşadığım ve hissettiğim her şeyden besleniyorum. Hayat öyle mucizelerle dolu ki ondan etkilenmemek mümkün değil. Bir de galiba bir şeyin varlığı kadar yokluğu da yazdırıyor, söyletiyor insana. Benim bütün şarkılarım, şiirlerin aşkın hücreleridir.
Sizin için müziğin Zuhal Olcay’ı diyorlar.
Hiç kimsenin bir başkasına benzetilmekten hazzedeceğini sanmıyorum. Ben de hep özgün olmaya çalıştım. Ama öyle bir isim söylediniz ki bir kadın bundan sadece gurur duyabilir. Zuhal Olcay müziğin buzlar kraliçesidir benim için ama içinde hep bir ateş yanar… Tutkuludur, kendine özgüdür, cesur ve özel bir kadındır. Bense yanlışlar kraliçesi diyorum kendime. İki noktadan bir doğru geçer… Zuhal Olcay’la bizim aramızdan aşk. Sanırım en büyük benzerliğimiz bu.
Üçüncü albüm için de uzun süre ekleyecek misiniz?
Çok birikti her şey... Ve paylaşma heyecanıyla doluyum. Yana Yana yolculuğuna daha yeni başladı. Keyifli ve molasız bir yolculuk olsun istiyorum bu kez... Ama son karar hayatın…
Akşam Gazetesi // 24 Temmuz 2016