Beste: Antonio Carlos Jobim
Söz: (enstrümental)
Vokal: Sumru, Ayşe

Ölüp gitmek istemem şu dünyada
Tanımadan Meksika’nın kara köpeklerini
düşsüz uykularında
Kıçı pembe maymunları
ve tropiklerin öbür oburlarını
Gümüşi örümcekleri, dokurlarken
hava kabarcıklarıyla yuvalarını
Çekip gitmek istemem bu dünyadan
Gümüş bir tepsi gibi duran ayın
Arkasındaki sivri ucunu görmeden
Güneş buz gibi mi
ya da dört mevsim gerçekten
dört tane mi öğrenmeden
Bir de denemeden
üstümde bir etek,
geniş caddelerde gezinmeyi,
yerleştirmeyi
farklı ama güvenli bir yere, şeyimi
Cüzzamı da tanımalı insan
Daha iflahı kesilmeden 
Ya da öte tarafa yollayan
yedi belalı hastalığı
Ne iyi, ne de kötü
Zarar veremez bana
Yeter ki öğreneyim,
sonuçta kazandıklarımı
Bişeyler daha var tabi
Bildiğim herşey
Demetlerle yosunların dans ettiği
yeşil deniz dipleri
Büklümlü kumların üzerinde
Kavrulmuş haziran otları
Çatlak toprak, mavi çam kokusu
O kızın öpücükleri bir de
Bir de şu, bir de bu
İşte bi de güzel sevgilim benim,
Ayıcık Ursula
Geberip gitmek istemem
Yıpratmadan dudaklarını dudaklarımla
Gövdesini ellerimle
Geri kalanını da gözlerimle
Ve… daha ileri gitmiyorsam
neme gerek, terbiyemden
Ölmek istemem;
dahi mühendislerin
mesut-mutlu bahçevanların
Kuşkucu toplumcuların
Şehirli şehircilerin
Dalmış düşünen düşünürlerin
kafataslarında uyuyan
Şu ölümsüz güller
İki saatlik iş günü
Yaz ortasında kar
Kış ortasında deniz
Acının sonu
Renkli gazeteler
Hepsi birden mutlu çocuklar
ve daha bi dolu numara icat edilmeden;
üstelik de,
görülecek bunca şey varken
görülecek ve işitilecek,
ölmek istemem
Bunca şey varken
Karanlıklardan çekip-çıkarılmayı bekleyen
Ama yine de görüyorum sonumu
Hırıldayarak üzerime geliyor
Yaklaşıyor giderek
O çirkin, koca ağzıyla
Bir kurbağa gibi açmış kollarını
Hazır üstüme atlamaya…
Hayır bayım, hayır bayanım
Gebermek pek ahmakça
Tadına varamadan
O zulmeden
O güçlü lezzetin
Ölüp gitmek istemem
Zevkine varmadan ölümü bilmenin…

Beste: Serge Reggiani
Söz : Boris Vian
Vokal: Saru

Pazar yoluna koyulmuş arabada
hüzünlü gözleriyle buzağı dona
Yüksekte bir kırlangıç
gökyüzünü bölerek, hızla kanat çırpıyor
Rüzgarlar nasıl da gülüyor,
tüm gücüyle gülüyor
gülüyor da gülüyor gün boyu
gülüyor uzun yaz gecesinin yarısına dek
“Bırak yakınmayı” dedi çiftçi
“Sana buzağı ol diyen oldu mu?
Niye senin de kanatların yok uçmaya
tıpkı şu kırlangıç gibi, onurlu ve özgür…”
Buzağılar kolayca bağlanıp boğazlanırlar
sebebini hiç bilmeden…
Ama her kim ki özgürlüğü yeğler
tıpkı kırlangıç gibi, öğrenmek zorunda uçmayı…

Beste : Sholem Secunda  
Söz : (Yiddish Tiyatro Müziği)
Vokal: Kuzu, Timuçin ve toplu vokal

Çiftçinin birisinin güzel bir karısı vardı
Kadıncağız evinde kalmayı pek-çok severdi
İsterdi ki kocası ta uzaklara gitsin
Sakınmaz isteğini açık açık söylerdi
“Bu iş böyle gitmez” diye pirelendi çiftçi
“Gizlenip kapının ardına bi yol,
göreyim karıcığım neler yapacak?
Derim ki ‘ot biçmeye gidiyorum ben’”
Bak, bak bir atlı geldi öteden
ve güzelce süzüldü içeri,
sarılıp gülüştüler:
“Hazinem, yalnızız şimdi,
kocam ot biçmeye gitti.”
“-Oh ne iyi, ne iyi!”
Attı elini kemerine atlı,
Bizimki de isteksiz değil hani.
Çiftçi bitince karşılarında apışıp kaldılar tabiy.
Çiftçi gürledi çığlık çığlığa :
“Ben ota gitmedim işte !”
“-Olamaz !”
“Affet beni canım kocam,
Artık hep seni seveceğim.
Bu ne yanlış bi adım ki,
bak gark oldum üzüntülere.
Ama sen de suçlusun bu işte !”
“Been?”
“Ota gittin sanmıştım…”
“Her ota gidişimde,
boynuzlar mı takıyorsun bana?”
“-Mürf…”(bir nida)
“Evde duvar kalmamış ayol
dayanacak bunca boynuza.”
Başta sadık kaldı kocasına.
Lakin, uzun sürmedi bu.
Belki artık kocasını yollamadı hiç ota.
Ama nereye yolluyor şimdi?
- Nereye?
- Bilmiyo musun nereye?
- Yoo??
- Or-ma-na!

Beste :  (Anonim)
Söz: August Friedrich Langbein (1757 - 1855)
Vokal: Ayşe, Saru ve toplu vokal

Kardeşler dua edin benim için
yardıma gelin
defedelim şu şeytanları
bi ben bi tanrı bilir
başkası anlamaz çektiğim dertten
evet, bi tanrı bi de ben.
Uzaklarda, parlayan güneşin ardında
hep o görür ne olup bittiğini
çekilip gitsem de uzaklara
bir o görür kafamı kemiren dertleri
glori halleluya
bi ben, bi İsa bilir…
İnanma böyle dolanıp durduğuma
arayışlarıma
oh, evet tanrım
biliyorum her şey burda, aşağıda
yargı da ceza da
glori halleluya
Bazen yıkılır giderim
bazen dirilirim yeniden
oh, evet tanrım
bazen de sanki yerin dibine geçerim
glori halleluya

Beste ve Söz : (Anonim)
Vokal: Saru, Sumru ve toplu vokal

Güneşin ablukasında
rüzgar kuru bir kuyu
Olamam ben
Güneşin ablukasında
rüzgar kuru bir kuyuyken
olamam
serin bir ağaç
olamam, artık çok geç
dal susamış,
dal bükülmüyor.
Git, ne çare git !
dudaklarımda yanıyor acı öpücükler
iyilikler sana benim nisan’ım
bırak ben derdime yanayım…
Toplama kamplarında
ve gurbetin göbeğinde
derin bir kuyu bu yürek
otur da say
neler sığdı içine
sonra sen
güçlü kırmızı yel
çıktın karşıma birden
ah hayat, ne oyunlar edersin bize…

Beste ve Söz: Maria Farantouri
Vokal: Ayşe

hapishaneleri göster bana
demir parmaklıkları
bir mahkum göster mapusta
boşa geçiyor hayatı
bense genç bir adam göstereceğim
bi çok nedenden ötürü orada
ve belki de şansına
sen ya da ben olabilirdik…
arka sokakları göster bana
trenleri göster
yağmur yağarken dışarıda
uyuklayan bir serseri göster
bense bir genç adam göstereceğim
bi çok nedenden ötürü orda
ve belki de şansına
sen ya da ben olabilirdik…
yerlere dökülmüş viskiyi göster bana
bir sarhoş göster
meyhaneden yuvarlanarak çıkan
bense bir genç adam göstereceğim
bi çok nedenden ötürü orda
ve belki de şansına
sen ya da ben olabilirdik…
bir ülke göster bana
bombalarla dövülmüş
bir zamanlar göğe uzanan binaları göster
şimdi yanıp yıkılmış
bense bir genç ülke göstereceğim sana
bi çok nedenden ötürü orda
ve belki de şansına
sen ve ben olabilirdik…

Beste ve Söz : Phil Ochs
Vokal: Saru ve toplu vokal

Bugün ne öğrendin okulda,
sevgili minik yavrum ?
Öğretmenim dedi ki;
yalan söylemezmiş vaşington,
nadiren ölürlermiş askerler
ve özgürmüş tüm insanlar
işte bugün okulda öğrendiklerim bunlar…
Bugün ne öğrendin okulda,
sevgili minik yavrum?
Öğretmenim dedi ki; polisler dostlarımmış,
hiç bitmezmiş adalet, suç işleyen katil
ölürmüş karşılığında,
bazen hata yapsak da
işte bugün okulda öğrendiklerim bunlar…
Bugün ne öğrendin okulda,
sevgili minik yavrum?
Öğretmenim dedi ki;
o kadar da kötü değilmiş savaş,
büyük savaşlarımız varmış
almanlar ve fransızlarla yaptığımız
ve birgün bana da gülebilirmiş şans
işte bugün okulda öğrendiklerim bunlar…
Bugün ne öğrendin okulda,
sevgili minik yavrum?
Öğretmenim dedi ki;
güçlü olmalıymış hükümetimiz
daima doğru ve daima yanlışsız
kıyak adamlarmış liderlerimiz ve biz
tekrar ve tekrar seçermişiz onları
işte bugün okulda öğrendiklerim bunlar…

Beste ve Söz: Tom Paxton
Vokal: Saru, Sumru, Ezel

Elinden tutup yüreğim
giderken boz ovaya doğru
Geveze Florya kuşum
Yüreğim
Yüreğim öldü o an
yitti floryam…
Yitti sesim,
güneş tepede yakarken…
Göz içlerime doğdu maden işçileri
ev diye söz ettikleri
doldu göz içlerime fare delikleri
ve güneş tepede yalım…
Ve yasalar kuran patron
bak, güneş tepinir tepede
Sıralanmış cüce evler
soluk almamacasına
karşı-karşıya
ve yalnız bir çeşme var ortada
alacaksan al, delik kovanla
ve hüzün çekilmiş yüzlere
ve güneş tepemizde ter ter tepinir…
Yol üstünde ölü bir köy,
yüreğim kara orman.
Daha da amansız ölüm
kalabalık şehirlerde.
Kalabalık şehirlerde
doğruluk sahipsiz mezar,
mantık, ziyaretsiz kabir
ve güneş tepede yalım…
Boz ova yolunca
gördüğüm bir demet hayalse
ve bunlar bir it masalıysa eğer,
floryamın yitişi de mi masal,
ya Aziz Cuano’ya uğrayan eller?
Ve unutmuş maden işçisi
acısının bedelini,
unutmuş, bilmiyor
ve tepede güneş ter-ter tepinir…
Döndüm Sandiyago’ya
O renk ki kirli eller
ve şehri tersleyen fakir;
Altın, nitrat ve karbon bir gece
senin yolunu gözler
ve güneş tepede yalım.

Beste ve Söz: Violeta Parra
Vokal: Kuzu, Serdar ve toplu vokal

Sokakta rüzgar esiyor
Rüzgarın ardından sevgilim gidiyor
Dur, dur güzelim benim
Bırak doyunca bakayım
Bakıp bakıp yutkunayım
Senin inatçı güzelliğine
Yüzüne bırak bakayım
Dur, dur !
Güzelliğin beni deli etti
Ben gibi yiğidi kuruttu.

Beste ve Söz: (Anonim)
Vokal: Ayşe, Kuzu, Ezel, Sumru, Saru ve toplu vokal

 Nerde benim danseden zenci güzelim?
Tundiki eteğiylen dans eden
nereye gitti benim zenci güzelim?
Guagita entarisi sırtında
dans eder benim zenci güzelim…
Zenci güzeli Mulatta !
Giy şu pelerini de,
ortada bi salın şöyle
Yanında maymunuyla
bi küçük palyaço
aziz Benito Baba’dan
bi kocaman armağan
küçük zencilerin şenliğine…
Ben yanda yaşlı adamla atı
uyuklar kulübesinde…
Gidelim oraya şarkılar söyleyerek
Gidelim oraya dans ederek, gülerek…
Tundiki eteğiyle dans eder
Tundiki eteğiyle şarkı söyler benim
zenci güzelim
Zenci güzeli Mulatta !
Giy şu pelerini de,
ortada bi salın şöyle… 

Beste ve Söz: Inti Illimani
Vokal: Toplu vokal

Göz nurum ne uyursun?
Bak bi yol, doğuyor güneş
Sen benim zühremsin, oy !
Tez doğan şafak yıldızım
Uyuma göz nurum, ah ne uyursun?
Uyuma gözümün nuru,
Baksana, doğdu güneş
Ve naçar
Vereceğim geri
O pus kaplı,
Pırlanta taşlı
Nişan yüzüğünü, oy…
Uyuma göz nurum, ah ne uyursun?
Bak bi yol doğdu güneş
Sen benim gül yanaklı
Şafak yıldızım
Ah aşk, o körolası ızdırap…
Ağlıyor tukukız gül bahçesinde
Tacının çiçekleri düşmüş,
Ona ağlıyor…
Ah aşk, o körolası ızdırap…
Sırça yüreğimde üç gündür,
Aşk salıncaklanıyor, oy
Salıncaklanıyor aşk, üç gündür sırça yüreğimde
Salınıyor, açılıyor eteği
Ah, uçuşuyor iç etekliği…
Salıncaklanıyor kalbim
Uçan salıncakla-uçan salıncakla uçuyor
eli, ayağı, saçı…
Ah aşk, o körolası ızdırap…

Beste ve Söz: (Anonim)
Vokal: Sumru ve toplu vokal

Sızıldıyor yüreğim
Yüreğim sızıldıyor
Keder beni yakıyor…
Ah niye vermediler,
Vah niye vermediler
Ölesiye sevdiğime?
Niye vermediler, niye
Öylesine sevdiğime?
Ağlayıp yalvardım, yalvarıp yakardım
Yakardım, ağladım anama
O sevmiş a, sevmiş
Niye dinlemedi beni? 

Beste ve Söz: (Anonim)   
Vokal: Sumru ve toplu vokal

dört bir yan çamur
göz alabildiğine bozkır
kuşlar susmuş
meşe ağaçları çıplak ve eğri
biz bataklık askerleriyiz
elimizde kürek bataklığa gideriz…
bu ıssız bozkırın ortasında kampımız
bizlerse tek sevinçten bile uzak
yığılmışız dikenli tel ardına
tabur-tabur insan düşer yola
sabah alacasında…
sallarlar kazma-kürek
kızgın güneş altında
ve vatanla dolu yürek
kızgın güneş altında
ah! eve dönüş
herkes özler karısını, anasını
özler evladını
esaret sarmış göğsünü
bir iç çekişte daralır…
nöbetçiler daim volta atarlar
burdan kaçamaz hiç kimse
kaçmak ölüm demektir
bu dört kez çitle çevrili kaleden…
ama biz, şikayet nedir bilmeyiz
bu kış sonsuza dek sürmeyecek
ve sevinçle haykıracağız bir gün:
vatanım! sen gene benimsin.
o zaman biz bataklık askerleri
küreklerle bataklığa gitmeyeceğiz… 

Beste : Rudi Goguel (1933) Börgermoor II Nazi Toplama Kampı'nda / tekrar ele alış: Hanns Eisler (1935)
Söz : Johan Esser / Wolfgang Langhoff
Vokal: Toplu vokal

Bu buz gibi günde
Sakın buz tutayım deme
Katı buz kolay kırılır
sivrisiyse batar
kolay kırılır o da.
Bu acı soğukta
Buruklaşayım deme.
Hele bir kafese gir
Seni kafese koyanlar da
Titrerler mutluluktan
seni yakan soğuktan değil.
“Bu soğuk ne böyle” diye
Korkayım deme
Tam da bunu isterler
Bahar gelmeden daha
burnunu dışarı uzatmanı beklerler.
İstemeden uçma
İstediğin yere uç.
Uçamıyorum diye, burnunu kara gömme
Sıcaklığına ve coşkuna
ihtiyaç var.
Bu sessiz zamanda
Susmayı istemiyoruz
Bahar dallardan fışkıracak
Şakı ki bunu, dünya alem duysun. 

Beste ve Söz: Wolf Biermann
Vokal: Ezel ve toplu vokal

Çalışmaya giderken
seni düşünüyorum
şehrin sokaklarından geçerken
seni düşünüyorum
buğulu pencerelerden görünen
yüzlere bakıyorum, bilmiyorum
onlar kim, nereye giderler?
Seni düşünüyorum
aşkım seni düşünüyorum
seni, yol arkadaşım ve geleceği
Acı saatleri ve mutluluğu
yaşayabilmeyi ve çalışmayı;
sonunu bilmediğimiz bir hikayenin başında
günlük işler sona erdiğinde
ve akşam çöktüğünde
ve gölgeler uzadığında
birlikte yaptığımız çatıların üzerinden
ve çalışma dönüşü
dostlarla tartışırken
sebepleriyle sonuçlarını
zamanımızın ve kaderin;
seni düşünürüm aşkım
seni düşünürüm
seni yol arkadaşım ve geleceği
Acı dolu saatleri ve mutluluğu
yaşayabilmeyi ve çalışmayı
sonunu bilmediğimiz bir hikayenin başında;
eve geldiğimde seni bulurum
ve birlikte dalgalandırırız rüyalarımızı,
ve çalışmayı
sonunu bilmediğimiz bir hikayenin başında…

Beste ve Söz: Victor Jara
Vokal: Kuzu ve toplu vokal

Küçük kutular, küçük kutular
bir tepenin eteğinde
tiki taki tak, tiki taki tak
tiki taki’den mamul hepsi
küçük kutular, küçük kutular
hepsi de birbirinin ayni.
Yeşili de var, pembesi de
mavisi var, sarısı da
tiki taki tak, tiki taki tak
tiki taki’den mamul hepsi
küçük kutular, küçük kutular
hepsi de birbirinin ayni.
ve şu evlerdeki insanlar
tiki taki tak, tiki taki tak
hepsi gider okullara
tıkılırlar kutulara
küçük kutular, küçük kutular
hepsi de birbirinin ayni.
na şu doktorlar, şu işletmeci
iş adamları, avukatlar
tiki taki tak, tiki taki tak
tiki taki’den mamul hepsi
küçük kutular, küçük kutular
hepsi de birbirinin ayni.
koca çayırlarda golf oynar hepsi
içerler yalnızca martini
güzel çocukları vardır hepsinin
hepsi de okulludur veletlerin
küçük kutular, küçük kutular
hepsi de birbirinin ayni.
güzel çocuklar önce yaz kamplarına gider
güzel çocuklar sonra üniversitelere
tıkılırlar kutulara
ve sonunda kalmaz birbirinden farkları
küçük kutular, küçük kutular
hepsi de birbirinin ayni.
güzel çocuklar iş hayatına atılırlar
evlenip bir aile kurarlar
hep birden tıkılıp kutulara
yaşarlar sonsuza kadar
küçük kutular, küçük kutular
hepsi de birbirinin ayni.
yeşili de var, pembesi de
mavisi de var, sarısı da
tiki taki tak, tiki taki tak
tiki taki’den mamul hepsi
küçük kutular, küçük kutular
hepsi de birbirinin ayni

Beste ve Söz: Malvina Reynolds
Vokal: Ezel ve toplu vokal

Herşey değişmek zorunda
Aynı kalan hiçbir şey yok
Herkes değişmek zorunda
Yok aynı kalan tek kişi
Gençler yaşlanır
Gizemler çözülür
Zaman böyle yol alır
Hiçbir şey ve hiç kimse
Değişmeden
Devam edemez sürmeye
Hayatta emin olunabilecek
Pek fazla bir şey yok
Sadece biliriz ki,
Yağmur bulutlardan iner
Güneş gökte parlar
Ve sinek kuşları uçar
Kış bahara döner
Yaralı kalp iyileşir
Öyle çabucak değilse bile
Evet, evet herşey değişir.
Hayatta emin olunabilecek
Pek fazla bir şey yok
Sadece biliriz ki,
Yağmur bulutlardan iner
Güneş gökte parlar
Ve müzik ağlatır beni 

Beste ve Söz: Benard İghner
Vokal: Sumru, Ezel, Saru, Ayşe ve toplu vokal

Bir rüzgar misali
esiyorum yollarda
üfleyip yüreğinize
çekiyorum bi Merhaba !
Bahçeler taşıyorum hayatınıza
mayıs gibi
ilk açan çiçekler
Merhaba !
Bir sevda şarkısının
bir dörtlüğüyüm ben
sesinizi duyuruyorum
Merhaba !
Bir alev gibiyim
ruhları tutuşturan
ve parlıyor kızgınlığınız
Merhaba !
Bacadan tüten duman gibi
işaret veriyorum size
elim uzanıyor dokunulmaza
Merhaba !
Bir şarkıyım ben
deliyorum kalpleri
ve eritip duvarları
çekiyorum bi Merhaba !
Merhaba Canlar
Nisan’la ilkbahar
Merhaba kardeşler
Merhaba !

Beste: Maria Farantouri ve Zülfü Livaneli
Söz: Lefteris Papadopoulos
Vokal: Saru, Ezel, Sumru, Levon, Ayşe ve toplu vokal