BİYOGRAFİ

Mozaik

1980 sonrasının "kapalı toplum" atmosferinde, ismi dönemin "özgün müzik" grupları Yeni Türkü, Ezginin Günlüğü ve Bulutsuzluk Özlemi ile birlikte dörtlü olarak anılan Mozaik 1983`teki ilk konserinde dünyanın çeşitli kültürlerinden folk şarkılarını kendine özgü çok sesli ve çok canlı vokal düzenlemeleriyle söyleyerek müzik hayatına başlamıştı. Mozaik buradan hareketle 1995`e kadar klasik batı müziği, çağdaş müzik, rok, senfonik rock, caz, pop caz ve bu topraklardaki makamlara, ritimlere kadar uzanan çok geniş bir yelpazeden harmanladığı ürünler verdi; bunu yaparken "İsminiz bu yüzden mi Mozaik?" sorusuyla çok sık karşılaştı. Çalışma anlarında ve yaptığı müzikte deneyselliğe çok yer veren Mozaik, pek rastlanmayan şekilde hem enstrümantal müzik, hem de türkçe şarkı besteledi ve yine sık rastlanmayan bir biçimde grubun beş bestecisi vardı. Grup 1987 yılına kadar her konserini o sefere özgü bir tema etrafında kurar, konser öncelerinde seyirciye o repertuvarın ruhunu yansıtan (ve yıllarca saklanan) program dergileri dağıtırdı.

Mozaik`in albümleri: Ölümden Önce Bir Hayat Vardır (1983 kaydı), Ardından (1985), Çook Alametler Belirdi (1988) ve Plastik Aşk (1990). 1995`e kadar süren grubun üyeleri, Mozaik`ten sonra farklı şekillerde ve farklı kombinasyonlarla müziğe devam ettiler. Bünyesinde çeşitli müzisyenleri ağırlamış ve son kadrosu Ayşe Tütüncü, Bülent Somay, Mehmet Taygun, Saruhan Erim ve Timuçin Gürer`den oluşan grubun üyeleri arasında Serdar Ateşer, Sumru Ağıryürüyen, Mehmet Tütüncü, Ezel Akay, Levon Balıkçıoğlu, Cem Aksel ve Ümit Kıvanç da ilk akla gelenler.

Ayşe Tütüncü : Ayşe 1983'ten bu yana, Mozaik grubu ile Külliyat' ı da eklersek beş albüm, Mehmet Güreli ile Vapurlar, Piyano Perküsyon grubu ile Çeşitlemeler ve Yedi Yer Yedi Gök, 2004'teki ilk üçlüsüyle de (EMI-Blue Note etiketi alarak çıkan) Panayır gibi toplam dokuz albüm çıkardı; hem bu gruplarıyla, hem de Emre Karabulut'la 2009'da kurduğu dörtlüsüyle, keza 2010'daki yeni üçlüsüyle ve ayrıca Sıla Gerbağa ile ikili olarak konserler verirken değişik değişik diyarlara gitti geldi, oraların değişik sokaklarında yürüdü, sahnelerinde çaldı. Ara ara farklı grupların albümlerine ve sahnelerine konuk oldu. Kendisi çocuklarla, gençlerle ya da müzik bilmeyenlerle birlikte okullarda ya da ağaçların altında müzik çalışmayı seviyor, farklı yörelerde ders ve atölyeler yapıyor (İstanbul, Afyon, Kars, Kayaköy-Fethiye, Diyarbakır…) ve ağaçlardan düşen kozalakların sesini düzenlemelere katmayı teklif ediyor. Boğaziçi Üniversitesi günlerindeki tiyatro klübü (BÜO) çalışmalarından beri hem kısa film ve belgesel müziği (en son Oğlunuz Erdal / 2010), hem de tiyatro müziği (..., Sahte Kimlikler 5 / 2000; Ya Seni Rüyasında Bir Daha Hiç Görmezse / 2007) yapmak çok hoşuna gidiyor. "Canlı" radyo programlarına katılıp o günlerdeki meramını anlattığı sohbetleri seviyor, zaman zaman da Açık Radyo'da yaptığı gibi kendi seçtiği bir konu etrafında müzik programı hazırlıyor; bazan gazete ve dergilerde ve internette müzikten yola çıkan yazıları yayınlanıyor (Virgül, Express dergileri, Taraf…, internette "Bu Köşe Ses Köşesi"). Öte yandan sokakları, parkları, parklarda şenlik düzenlemeyi (2012-Gezi Parkı Şenlikleri / Herkez İçin Mimarlık grubu ile beraber düzenlediği) ve oralarda hep bir arada olmayı önemsiyor, o nedenle bir cep piyanosu icat etmenin yollarını arıyor. Ayşe, hem çok küçükten piyanoyu ve müziği öğrenmeye başladığı konservatuar yıllarındaki gibi "müziği yazmayı", hem de konservatuar dışı yollardan öğrendiği gibi "doğaçlama çalmayı" seviyor; beste ve düzenlemelerinde yazı ile serbest bölümler içiçe geçiyor, birbirine  örülerek çalınıyor (www.aysetutuncu.com).

Saruhan Erim : 1954 sonbaharında İstanbul'da doğdu. Müziğe ilkokulda piyano etüdlerini kaydedeceğim derken, evin teybini bozarak başladı. Ortaokulda çok sesli koroya girerek seyirci denen o “hoş şey” ile tanıştı. 1968-70 yıllarında Almanya'da liseye devam ederken zamanının büyük kısmını Baez, Seeger, Phil Ochs şarkıları yanısıra, zenci ilahileri ve Blues parçaları seslendiren gençlik klübünde geçirdi. Rock müziğini sevdi, Bob Dylan, Cat Stevens gibi “şarkı yazarları”nı dinledi. Gitarla haşır neşir oldu. İstanbul'a döner dönmez bir gitar aldı, çalmayı öğrendi. O zamanki adıyla lisenin “hafif batı müziği orkestrası”na girdi ve son sınıfta Türkiye birinciliği kazandı. 

1974-80 arası üniversite yılları boyunca Boğaziçi Üniversitesi Oyuncuları (BÜO) ve Müzik Klübü’nde (BÜMK) her türlü kademede çalıştı. İlerde Mozaik Topluluğu’nda beraber olacağı Sumru, Ayşe, Bülent, Mehmet (Kuzu), Timuçin, Ezel, Murat (Yeni Türkü)  gibi arkadaşları ile bu yıllar her iki klüpte beraber çalıştılar. Hep söyleyegeldikleri gibi, hepbirlikte bu klüplerden mezun oldular...  

Mezuniyet, darbe, ve sıkıyönetim yıllarından sonra 83'te bu eski arkadaşlar tekrar biraraya geldiler, tüm dünyadan şarkılar, sözler seçtiler, bunlara görseller hazırladılar, “Ölümden Önce Bir Hayat Vardır” isimli gösteriyi İstanbul ve Ankara’da sahnelediler. “Mozaik Müzik Topluluğu” doğmuştu. Saruhan, 1994'te dağılana kadar, Mozaik’te şarkıcılığı, bas ve ispanyol gitarı, beste ve düzenlemeleriyle var oldu. Tüm sahne üzeri performanslarda, stüdyo çalışmalarının her aşamasında çalıştı. Yeni Türkü'nün bazı stüdyo kayıtlarına katkılarda bulundu, Sumru Ağıryürüyen'in, Serdar Ateşer'in ve Gürol Ağırbaş'ın solo albüm çalışmalarına katıldı, Mehmet Güreli'nin “Kömür” grubunda çalıştı, Ayşe Tütüncü'nün gerçekleştirdiği birtakım tiyatro ve film müziklerine de bulaşmadan edemedi... 95’te topluluk dağılınca, Ayşe’nin çağrısı üzerine, Timuçin ve Ümit'le beraber daha sonra “Ayşe Tütüncü Piyano Perküsyon Grubu” adını alacak topluluğa katıldı, birlikte Jazz'ın derinlerine doğru giden bir yolculuğa çıktılar... Saruhan, 2010 yılına kadar bu toplulukla sayısız yurtiçi ve dışı festivallere katıldı, konserlere çıktı, Jazz Bar'larda çaldı. Çok keyif aldığı sahne üzeri performansıyla hem sahne arkadaşları, hem de izleyicilerle çok keyifli yüzlerce, yüzlerce sahne saati paylaştı...   Haziran2014

Mehmet Taygun : 14 yaşından itibaren İspanyol gitar çaldı. İstanbulda Boğaziçi Üniversitesi'nde elektronik mühendisliği okurken yoğun olarak müzik klübünde (BÜMK)  çalıştı. Mozaik'in temellerini atan arkadaşlarıyla o zamandan çalışmaya başlamış olan Mehmet Taygun Mozaik'te 12 yıl boyunca gitarist ve besteci olmanın yanısıra grubun son yıllarında çok istemiş olduğu gibi davul da çaldı. "Gitmeliydik" ve "Metruk" gibi besteleriyle grupta Mozaik'in bu topraklara dönük damarını en çok besleyen bestecilerden biriydi. Halen mühendislik yapmayı sürdürmekte ve "kuzu kuzu" yaşamaya devam etmektedir.

Serdar Ateşer : 1961'de İstanbul'da doğdu. 1976'da İEL'de çocukluk arkadaşları Ayşe Tütüncü ve Hakan Gürses'in de bulunduğu ilk grubuyla Milliyet yarışmalarına katıldı. 1982'de Mozaik grubunun kurucu üyelerinden biri olarak esasen bas gitar, yanısıra 'az vokal' ,12 telli ve banjo çalmaya başladı.

1987'de Ezel Akay, Sumru Ağıryürüyen ve Levon Balıkçıoğlu'nu müteakip Mozaik'ten ayrıldı.

Aynı yıl Nesli Çölgeçen'in 'Selamsız Bandosu' filmine müzik yaptı. 4 Kanal bir kaset-teypte ilk albümü 'Shipahoy-Bir Serdar Ateşer Kaseti'ni yaptı. Kendi çoğalttı,dağıttı... 1988'den itibaren Can Ayer, Fuat Domaniç, Hakan Kurşun, Cem Aksel ve Turgut Alp Bekoğlu'yla uzun sürecek, sinerjik bir döneme girdi. ‘Solo Çalışmalar’ başladı. Kendini finanse etmek içinse 'Jingle İşi'ne girdi, düzinelerle reklam müziği yaptı. Kısa,uzun filmlere müzikler besteledi. Bir grup kurdu, stüdyosunu, müziğini geliştirdi, ödüller falan aldı… 1989'da İlk bandrollü albümünü 'Mütareke Yılları'nı önce 'Ahtapot' sonra 'Piccatura'dan çıkardı. R.Hisar'daki stüdyoda albüm prodüksiyonlarına başladı; Bülent Ortaçgil'in 'Bu Şarkılar Adam Olmaz', Erkan Oğur'un 'Fretless' (sonradan 'Bir Ömürlük Misafir') ve başkalarını yaptı, yer yer düzenledi, kayıt ve mix etti . 1993'de Jingle yapmayı bıraktı. 1997'de grubuyla bir kaç konser verdi ve ilk CD albümü 'Avdet Seyri'ni Kalan Müzik'ten çıkarttı. 1998'de Ayvalık'a göç etti. 1999-2006 arası, Ayvalık'ta biraz müzikten koptu..Yine de arada Eren Kazım Akay ve Aynur Doğan'ın ilk albümlerini, Derviş Zaim'in 'Filler ve Çimen' filminin ve bazı belgesel-dizilerin müziklerini de yaptı. 2007’den itibaren Ayvalık’taki depodan bozma stüdyosunu geliştirdi. İzmir, Midilli ve Ayvalık’ta muhtelif gruplarla çaldı, onları kaydetti. 2012'de Mor ve Ötesi'nin 'Güneşi Beklerken' albümünün prodüktörlüğünü yaptı. Şu ara yeni albümünü bitirmeye çalışıyor. Yunanistan ve Türkiye'de grup ve solistlerle albüm prodüksiyonları ve konserler yapmaya devam ediyor...

Timuçin Gürer : Makine mühendisliği okudu ve yüksek lisans yaptı. Halen, beş ortağından üçü MOZAİK üyesi olan (Mehmet “Kuzu”, Saruhan, Timuçin) ELİAR Elektronik Sanayi A.Ş.’de “bi nevi danışman” olarak çalışmaya devam ediyor. Lise (Bornova Anadolu Lisesi) ve üniversite (Boğaziçi Üniversitesi) yılları boyunca dünya halk müzikleriyle ve rock şarkıları söyledi. Anadolu halk danslarıyla ilgilendi. İzmir Turizm ve Folklor Derneği’nde ve Boğaziçi Üniversitesi Folklor Kulübü’nde (BÜFK) dans etti.  Boğaziçi Üniversitesi Oyuncuları’nda (BÜO) oyunculuk yaptı. Şarkıcı ve perküsyoncu olarak 1983-95 yılları arasında MOZAİK Müzik Topluluğu’nda (www.mozaikmuziktoplulugu.org)  ve 1995 yılında kurulan  Ayşe Tütüncü Piyano Perküsyon Grubu'nda (www.aysetutuncu.com) yer aldı. 2002 yılından bu yana Tugay Başar’la kurdukları “KeKeÇa Beden Perküsyonu Topluluğu”nda,  Ayşe Akarsu ve Gökçe Gürçay’ın da katılımıyla beden perküsyonu / beden müziği çalışmalarına devam ediyor (www.kekeca.net). KeKeÇa ile 2008 yılından bu yana ABD, Brezilya ve İstanbul’da yapılan tüm Uluslararası Beden Müziği Festivallerine (IBMF, www.internationalbodymusicfestival.com ) katıldı. Müzik, tiyatro ve dansta beden müziğinin kullanımı üzerine çeşitli atölye çalışmaları yaparak bu konuda araştırmalarını sürdürüyor. 2012’den bu yana bgst dansçılarından bir grup ile beden müziği ve dans çalışmaları içinde yer alıyor. Her bedenin müziğe katılabileceğini düşünüyor.

Bülent Somay : 1956'da İstanbul, Bakırköy'de doğdu. 1972'de girdiği Boğaziçi Üniversitesinden 1981 yılında, İngiliz Edebiyatı dalında lisansüstü derecesiyle ayrıldı. 1982-83 yıllarında Montréal McGill Üniversitesinde bilimkurgu alanında doktora çalışması yaptı, ancak doktora derecesini almadan İstanbul'a döndü. 1983'ten bu yana çeşitli dergilerde deneme ve makaleleri yayımlandı. 1984-1995 yılları arasında Mozaik Müzik Topluluğunun bir üyesi olarak, 1995'ten sonra ise bağımsız olarak müzik çalışmalarını sürdürdü. Metis Yayınları'nda fantazi ve bilimkurgu dizilerinin editörlüğünü yaptı. 1997-2008 yılları arasında Geriye Kalan Devrimdir, Şarkı Okuma Kitabı, Tarihin Bilinçdışı, Bir Şeyler Eksik ve Çokbilmiş Özne adlı kitapları yayınlandı. Ütopya, Distopya ve Bilimkurgu hakkındaki yazılarını derlediği The View from the Masthead kitabı 2010'da, The Psychopolitics of the Oriental Father adlı kitabı ise 2014’de yayınlandı. 1983 yılında yarım bıraktığı doktorasını otuz yıl sonra, 2013’te Londra Üniversitesi Birkbeck Koleji’nde tamamlamayı başardı. 2002'den beri Bilgi Üniversitesi’nde Karşılaştırmalı Edebiyat ve Kültürel incelemeler konularında ders vermektedir.

Mehmet Tütüncü :1957'de doğdu. Adana ve Ankara'da büyüdü, ilkokula İstanbul'da başladı. İstanbul Erkek Lisesi'ni ve Boğaziçi Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü'nü bitirdi. Yine Boğaziçi Üniversitesi'nden ekonomi dalında master derecesi aldı, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde araştırma görevlisi olarak çalıştı. Master öğrenimini takiben City University of New York Graduate Center'da ekonomi doktorası yaptı. Doktora sonrası, Belçika'da Universite Catholique de Louvain'de araştırmacı, Los Angeles'ta Pitzer College'da öğretim üyesi olarak bulundu. 1999 yılı sonunda İstanbul'a döndü. "Devletin Manevi şahsiyeti" adında bir hikaye kitabı ve "Küheyli Buharlan" adlı bir roman yayınladı. Halen üniversitede iktisat dersleri vermeyi sürdürmektedir. Kişisel merakları arasında satranç ve müzik sayılabilir, 1983-86 yıllarında Mozaik müzik topluluğunda keman çalmış, 1992-94 yıllarında Claremont Oda Orkestrası'nda, viyolonseller grubunun en son sırasında bir sandalye işgal etmiştir.

Sumru Ağıryürüyen: Mozaik’in kurucularından olup gelenekselden özgür doğaçlamaya farklı türlerde şarkı söylemektedir.  Solo albümü “Issız”ın yanı sıra, viyolonselist Anıl Eraslan ile özgür doğaçlama ağırlıklı “Sert Sessizler/Harsh Consonants”, Bir Balkan Yolculuğu ile “Ayde Mori”, “Balkan Yolculuğu”; aynı adlı sefarad ve klezmer dörtlüsüyle “Klez-Mez” albümleri vardır. Ezginin Günlüğü’nün “Bahçedeki Sandal” ve "Ölüdeniz” albümlerine konuk olmuştur. 2009’dan bu yana uluslararası özgür doğaçlama sahnesinde etkin şekilde yer almaktadır. Orçun Baştürk ve Şevket Akıncı ile Konjo, Anıl Eraslan ile Sert Sessizler adlı iki doğaçlama projesi vardır. Geleneksel müzikle ilgili başlıca projeleriyse, uzun zamandır birlikte çalıştığı kanun sanatçısı ve besteci Göksel Baktagir ile Yolu İstanbul’dan Geçen Şarkılar; Anıl Eraslan ve tarhu sanatçısı Nicolas Beck ile İstanbul’un Sesleri;  Efren Lopez, Ruben Tenenbaum, Achilleas Tigas ve Burhan Hasdemir ile makamsal müziğe odaklanan EO’dur. Cenk Erdoğan ve Utku Yurttaş ile yine geleneksel müzikten yola çıkan çalışmalar yapmaktadır. Uluslararası İsmet Sıral Yaratıcı Müzik Atölyesi, Gitarcafe ve Kayaköy Kültür Sanat’ın müzik yönetmenliklerini de üstlenmiştir. Ayşenur Kolivar, Yuriy Ryadchenko ve Onok Bozkurt ile “Sonbahar” (Ö. Alper) filmine yaptıkları müzik Angers Festivali’nde ödül almıştır. Bilgi Üniversitesi'nde deneysel doğaçlama dersi vermiştir. Halen geleneksel repertuvarı üzerinden “Birlikte Söyleyelim” adlı bir atölye çalışması yürütmekte, Açık Radyo’da İlksen Mavituna ile birlikte “Müziğin Başka Türlüsü” adlı bir müzik programı hazırlamaktadır. Küçük Prens başta olmak üzere çeşitli çevirileri vardır.

Levon Balıkçıoğlu : 1963 yılında doğdu. Mozaik’in diğer birçok üyesi gibi , yolu 80'li yıllarda Boğaziçi Üniversitesi ve BÜO’dan geçti.  Gurubun ilk iki konserinde akordeonu ile yer aldı. Hatta ilk konserde  solo şarkı söylemek “gafletinde” dahi  bulundu.  Neyse ki bu gafletten çabuk kurtuldu.  1992’den bu yana profesyonel olarak aşçılık ve pastacılık yapan Levon , 2000’den bu yana  kendi adını verdiği cafe-pastanesinde  bu sanatını icra etmeye devam ediyor. Akşamları da gizli gizli piyano  çalışmalarını sürdürüyor ve şu sıralar fena halde Bach’ın Fransız Suitleri ile  boğuşuyor.  

Ezel Akay : 1961’de KASTAMONU’da doğdu. BÜ(Makina Mühendisliği) ve Villanova Üniversitesi tiyatro bölümü’nde (ABD) öğrenim gördü ama eğitimini BÜO’dan (BÜ Oyuncuları) aldı. Marangoz çıraklığından reklam yazarlığına birçok işe girip çıktı. Ancak artık kendisine “Film anlatıcısı” demekte ve filmlerinde dostlarının dalga geçmek için kendisine seslendiği “ezop” lakabını kullanmakta ısrarlı. “İyimser, burcunu bilmeyen, ‘kendini iyi halden dışarda’ sayan, bir film setinde öleceğine inanan, memleketinin verdiği ilhama duacı bir ölümlü”dür. (Bir Vapur! Ayşe Tütüncü! “yav müzik grubu kursak ya! Hem kursağımızda kalmaz, hem de…” Mozaik adını ne zaman koyduk hatırlayamıyorum (hani, “ne mozayiği ulan, Mermer!”, o bizden sonra oldu…). İFR Yapım şirketi’nin kurucu ortağı olarak 800’den fazla reklam filmine yönetmen olarak imza attı. Yapımcılık: Tabutta Rövaşata yön, Güneşe,,Şellale, Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak, Adem’in Trenleri! Yönetmenlik: Neredesin Firuze, Hacivat Karagöz Neden Öldürüldü?, 7 Kocalı Hürmüz, F Tipi Film-Mektup Episodu-. (12 yıldır da üniversite öğretmenliği yapıyorum ve hala devam! Benden öğretmen olur mu? İşte Türkiye’nin hali!). Müzikle ilişkisi sürüyor. Ama artık “müzik talep eden, müzisyene ilham veren” konumunda! (Allaha şükür, sinema sanatı bir "anlatıcılar anlatısı". Birçok sanatçının, bir ana anlatıcının "toparlaması-talepleri ve yönlendirmesiyle", o ana anlatıcının verdiği ilhamla, ürettiği bir sanat ürünü! Sinema filmi üreten müzisyenin müziği, hikayenin bir başka sanatçının araçlarıyla anlatılmasıdır demek istiyorum. Bir anlatıdır film müziği yani, ana anlatıyı daha anlaşılır ve derin kılarlar. Her müzik anlatıdır demek doğru değil. Müzik eserinin "hikaye anlatmaya" ihtiyacı yoktur. Filmden bağımsız olarak müzik, sadece kendisi, atmosferi olarak var olabilir. Böylece işte Mozaik deneyimi benden bir müzik adamı yaratmadı ama “müzisyenlerin adamı!” olma yolunda adım attırdı!). Ezel Akay dul (bayılırım “Dul”lara! Karadul mesela! İdolüm!) ve 16 yaşında bir erkek çocuk babasıdır. Halen yapımcılık ve yönetmenlik çalışmalarını sürdürmektedir. 

Cem Aksel : Profesyonel müzik yaşamına lise yıllarında başlayan Cem Aksel 1983’te İsviçre-Swiss Jazz School’da bir yıl caz ve davul eğitimi aldı. Kariyerinin başlarında Emin Fındıkoğlu ve Onno Tunç ile çalıştı. Caz, pop ve alternatif müzik alanında Türkiye’nin müzik tarihine yön veren müziyenleriyle çaldı. Yerli ve yabancı 200’ü  aşkın albümde yer alan Cem Aksel, 30 yıldır Başta Nardis Caz Kulübü olmak üzere, yurtta ve yurtdışında sayısız konserde yer aldı.  1990 yılından beri Bülent Ortaçgil Orkestrası üyesidir. Home-studiosunda profesyonel müzik kayıtları yapmayı sürdürmektedir.

Ümit Kıvanç : 1956'da İstanbul'da doğdu. Haliyle birtakım okullarda okudu. Birtakım gazete ve dergilerde çalıştı, esas mesleği gazeteciliktir. Birtakım kitaplar yazdı (kimi hikâye-roman, kimi siyasî makaleler vs.). Kırk seneden uzun bir süre fotoğraf çekti, yirmi yıldır video çekip belgesel filmler yapıyor. Bir ara kendisine müzik âleminin içinde yaşamak kısmet oldu. Futbol düşkünüdür, aşırı solcudur, şu anda internette kendi yayınını kendi yapıyor.