BİYOGRAFİ

Asu Maralman

SENİN YANINDA VE SENDEN UZAKLARDA
Kimselere benzemez bir ses... Kavgadan, gürültüden, skandallardan uzak yalnızca müzik ile yüğrulmuş, ülkenin en önemli müzisyen ve şarkı yazarları ile çalışarak geçirilmiş bir ömür... Her biri Türk Popu için çok önemli sayılan onlarca 45'lik...
Ada Müzik; Asu Maralman ile, Türk Popu'nun bir başka çok önemli sayfasını aralıyor...

SEVDİĞİM BİRİ VARDI
Asu Maralman; Diskotür firmasının, sanatçısını tanıtmak için dağıttığı ''Asu Maralman ve Özellikleri'' başlıklı bültene göre; 20 Şubat 1949 İstanbul doğumlu. Kelebet gazetesinin bir dönem yayımladığı ''Artistler Albümü'' nün 53 nolu Asu Maralman bölümüne göre ise doğum tarihi 20 Şubat 1950... Ülkemizde (belki de her yerde), sanatçıların doğum tarihlerinin tespit edilmesi çok güçtür... Bunun türlü çeşitli nedenleri vardır ama en önemlisi, herkesin bildiği gibi, sanatçının nispeten genç yaşlarda verdiği ''doğru'' rakamın, zaman ilerledikçe ''söylenmemiş gibi yapılarak'' sürekli öne çekilmesidir. Bu nedenle; yazarlar, araştırmacılar, o kaynak bu kaynak arasında mekik dokurken saçlarını başlarını yolarlar... Çünkü; ilgilendikleri sanatçı, kaynakların birine göre yaşını başını almış gibi gözükmekteyken, bir başkasına göre henüz bir ''genç'' kız yada erkektir... Asu Maralman sayfasında bu sorunu ''bir'' yıl gibi çok kabul edilir hatta önemsenmez bir farkla geçebileceğimizi düşünürken, sanatçının kendisinden doğru tarihi problemsiz gürültüsüz öğrendim. Ne biri nede diğeriymiş... Asıl Tarih 20 Şubat 1948'miş. Kaynakların 20 Şubat konusunda gösterdikleri hassasiyet takdire değiyor doğrusu . Asu Maralman'ın çocukluğu Bakırköy ve Üsküdar'da geçiyor. Müzik ile ilk tanışması beş yaşında gerçekleşiyor ve o yaşlarda piyano dersleri başlıyor. ''Müzik'' evin baş köşesine kuruludur zaten. Sanatçının annesi, çeşitli derneklerde müzik ile ilgili çalışmalar yapmaktadır ve zaman içinde kızlarından Nonna Bella (ki sonradan Türk popu'nun çok hoş, çok farklı isimlerinden biri olacaktır) da katılmıştır yanlarına . 1961 yılında ise (yani yalnızca on üç yaşındayken), sanatçı, dönemin en önemli gazinolarından Caddebostan Gazinosu'nda yapılan bir ''ses'' yarışmasına katılıyor. Bu yarışmaya ablası Nonna Bella da katılmıştır ama, İsmet Sıral ve Süheyl Denizci dahil, jürinin tamamının oyları Asu Maralman'a gider ve Fransızca seslendirilmiş bir şarkı ('Siyah Orfe' filminin müziği) ile birinciliği elde eder. Asu Maralman'ın hayatında bu yarışmanın önemi oldukça fazla; bu yarışma ile geleceğinin yalnız ama yalnızca ''müzik'' olduğunu kavrıyor, bu konuda ısrar etmeye, üstelemeye ve şartları elinden geldiğince uydurup devam etmeye karar veriyor. Bu yarışmadan sonraki birkaç yıl tamamen amatör çalışmalar ile geçiyor... On beş yaşında şan ve solfej dersleri başlıyor Asu Maralman'ın , Jirayr Çarkçı ve jirayr Aslanyan'dan alıyor dersleri. Bu derslerin sonucunda, daha henüz on beş yaşındayken 'Leblebici Horhor' operetinde önemli bir rol elde ediyor sanatçı. Bunun Yanında İtalyan Okulu'nda eğitimine devam etmekte ve artık profesyonel  müzik yaşamına adım atmış ablası Nonna Bella'ya da vokal yapmaktadır sahnede. Öğrenme ve kendini geliştirme aşkı ile doldurulmış, boşa geçirilmemiş bu yıllar Asu Maralman'ı artık profesyonel bir müzik yaşamına adım atması için hazır hale getirmiştir. Bu adımda 1966 yılında atılır. Sanatçı önce Uğurtal Günal Orkestrası ile çalışmaya başlar... Asu Maralman'ın Uğurtal Günay Orkestrası ile çalışmaya başlaması, aynı zamanda hayatını kökünden değiştirecek bir şeyede sebep olur ve sanatçı sonradan evlenip tam on iki yıl birlikte olacağı Orhan Şevki ile tanışır. Orhan Şevki de Orkestranın erkek solistidir. Sanatçının, ''doğru zamanda, doğru insanla karşılaşma''  olarak tanımladığı bu ilişki, tanışmayı takip eden bir yıl içinde evlilik ile noktalanır. 1967 yılının Eylül ayında Asu Maralman ve Orhan Şevki 'dünya evi' ne girerler. Evlilik sonrası Orhan Şevki kendi orkestrasını kurar ve genç çift çalışmak için Adana'ya gider. Bir ay çalışmak üzere gidilen Adana'da tam dokuz ay kalırlar ve ancak Hilton'un teklifi ile İstanbul'a dönerler. Müziğin kalbi Hilton'da atmaktadır neredeyse: Salonların birinde Şerif Yüzbaşıoğlu ve Şenay çalışıyorken, bir diğerinde Ayten Alpman ve Ümit Aksu vardır, üçüncüsünde ise Asu Maralman ve Orhan Şevki... Bir plak yapmanın zamanı çoktan gelmiştir ama, çoğu genç şarkıcının aksine, plak yapmak için acele etmeden, bunun için şartların ve kendisinin elden geldiğince olgunlaşmasını bekleyerek çalıştığı orkestranın önünde şarkılarını söyler durur Asu Maralman...

DEĞDİĞİ YERİ YAKARDI
1971 yılında nihayet ilk plağını yapar Asu Marlman... Gençlere tanıdığı imkanlarla ünlenen o zamanların en büyük firmalarında Diskotür ile sözleşme imzalar sanatçı ve ''Bir Görsem Ölmeden'' adlı 45'lil çıkar... Oğuz Zulik; ''Kiev'deki adam'' ın müziğini, biraz değiştirip, bir parça hızlandırılmış ve sözleri Asu Maralman'a özel olarak ünlü şairimiz Ümit Yaşar Oğuzca yazmıştır. O zamanlar için çok cüretkar sayılan şarkı sözleri (''Sevdiğim Biri Vardı / Beni Öper Okşardı / Sıcaktı Elleri / Ateştensi dudakları / Değdiği Yeri Yakardı'') nedeni ile şarkı oldukça gürültü koparır. Bu şarkı, günümüz ''yatak'' merkezli pop şarkılarının yanında pek mahcup dinleyicisi için epeyce farklı bir şarkı olmuştu. Hey dergisinin listelerinde aylarca kalan, çok sakan bu ilk plak, Asu Maralman adını epeyce yaygınlaştırır. Bu ilk plağın başarısı, Asu Maralman'ın önüne başka şirketlerce, daha iyi şartlarla dolu kontratların sürülmesini sağlar. Asu Maralman bu şirketlerin arasından Sel Plak'ı seçer. İlk plağından hiç para kazanmamış olan sanatçı, ancak bu 'cömert' konrat ile maddi olarak bir parça rahatlamıştır. Selda'nın çok satan plakları nedeni ile epeyce güçlü bir hale gelmiş Sel Plak, neredeyse bir yıl içinde tam üç adet Asu Maralman plağı çıkartır piyasaya. Sel Plak'tan çıkan ilk 45'lik ''Oy Lelli Köy'' olur... İlk plağın aksine ''Anadolu Pop'' havalılı bir plaktır bu. Belki ''aranjman'' hala satmaktaır ama, asıl gürültü koparan folk tabanlı şarkılardır ve Sel Plak zaten bu plaklarla (Selda'nın ''Tatllı Dillim'' ve ''katip Arzuhalim Yaz Yare Böyle'' plakları) yüz binlerce satış rakalarına ulaşmıştır. Türk Popu'na emeği çok fazla geçmiş Reyman Eray destekli bu plak da çok satar ve hemen hemen herkes ''güzelleri belli köy'' diye bağıra çağıra plakçılara koşturur ve ''Oy lelli Köy'' plağını satın alırlar. Sel'in ikinci (sanatçının üçüncü) plağı ise ''Hudey Hude'' olur... Asu Maralman bu plağı Orhan Şevki ile yapmıştır. Türk Popu'nun en güzel düetlerinden biri olan bu plakta, Asu Maralman ve Orhan Şevki, Pir Sultan vasıtası ile birbirlerini sorguya çeker durur ve birlikte tekrarlar: ''Hudey Hudey...'' 1972 yılnda çıkan son plak ise, yalnızca Asu Maralman'ın değil, Türk Popu'nunda en güzel plaklarından biri olur. ''Dile Benden Ne Dilersen / Bana Güzel Birşey Söyle'' adlı bu plak, daha çok ''B'' yüzü nedeni ile fırtınalar estirir. Şanar Yurdatapan'a  ait ''Bana Güzel Bir Şey Söyle'' adlı şarkı, had safhadaki ''naif'' sözleri nedeni ile herkesi çok fazla etkilemiş, hepimiz ''Beni Sevdiğini Söyle / Varsın Yalan Olsun'' dizelerini mırıldanarak günlerce zıplayıp durmuştuk. Bu şarkıya ve bu şarkıyı söyleyen ''uzun siyah saçlı'' şarkıcıya Zeki Müren de vurulur ve Asu Maralman, gazino sahnelerine Zeki Müren'in kadrosuna girmiş olarak Erenköy Lalezar gazinosunda adım atar.

AH RECEP, GELİRSEM VALLA, İKİ KAŞIN ARASI
Asu Maralman Sel Plak'tan, birbirinden başarılı üç plaktan sonra ayrılır ve yeni firmalardan biri olan Evren'e geçer, yıl 1973. Önce ''Aşk mı Borçlandım Sana / Aşk Zindanı'' adlı 45'lik çıkar yeni firmadan... Her iki yüzü ''Aşk''lı bu plaklar orta çapta bir başarı olur, hafif arabesk havalı her iki şarkıyı sanatçının kendiside çok sevmemiştir zaten. Ama bir sonraki plak olan ''Recep'' ise kıyametleri kopartır yeniden. Anadolu Pop'un ağırlık kazanması ile birlikte, şarkı sözlerinde ''toplumsal sorunlar'' bayağı bir yer kaplamaya başlamıştır ve şarkıyı da bu türde yazılmış şarkıların en iyilerini yazmış olan Bora Ayanoğlu yazar. O zamanlar, bu sorunların başında gelmekte olan ''Almanya Acı Vatan'' günlerinin dile getirildiği bu şarkıda Asu Maralman; Almanya'ya çalışmaya gitmiş ve (çoğu örnekte olduğu gibi) ''Almanya Karıları''na çöreklenip kendisini unutmuş ''Recep'' ine seslenir ve ''Gelirsem Valla / İki Kaşın Arası'' diye tehdit eder. ''Yakışıklı ve azgın Türk erkeği ile ona her an teslim olmaya hazır yabancı karılar'' ın başrolleri paylaştığı efsane çoktan yerle bir oldu. Günümüzde ''Recep'' in ne yapıyor olduğunu Kutluğ Ataman'ın yürek burkucu filmi ''Lola + bilidikid'' den öğrendik... Ama şarkı hala tamanca gibi, hala çok etkileyici, hala ayakta. 1973 yılının sonlarına doğru ise; her dönem sanatçının hayallerini süsleyen ''yurt dışına açılma'' hayalini gerçek yapmak üzere Asu Maralman Fransa'ya gider. Ünlü Fransız müzisyen Hugues Aufray ile daha önce başlamış olanşarkı ve haberleşme trafiğinin bir sonucu gelen daveti Asu Maralman ve Orhan Şevki geri çevirmez ve Ekim'73 de Paris'e giderler. ''Yurt dışı ümidi'' Türk Popu'nun ekmeğidir ama, bir dolu insanın başıına gelen Asu Maralman'a da olur; Asu Maralman da, pek dişe dokunur bir sonuç alamadan döner memlekete... Fransa, Belçika ve Lüksenburg'da epeyce radyo ve televizyon programına katılmış, son derece önemli adamlarla tanışmıştır ama, Belçika firması Elver'in tanıtım masraflarını Asu Maralman'a yüklemek istemesi sonuç alınmasını engeller. Memlekete dönüş ile birlikte plaklar kaldığı yerden devam eder. Ama firma birkere daha değişmiştir. Asu Marlman artık en ''sıkı'' sanatçıları bünyesinde toplamış olan Türküola'ya geçmiştir. Yeni şirketten önce ''Yalanmış'' sonra da ''Bir Ayrılık Bir Yoksulluk Bir Ölüm'' çıkar piyasaya... Zamanın Hafta Sonu muhabiri Sadettin Teksoy; bu plaklar ile ilgili yazdığı yazısında Asu Maralman'ı övmekte ve sanatçıya ''hafif Türk Müziğinde sürekli olarak değişiklik yaratmak isteyen bir grubun önde gelen temsilcilerinden biri'' görüldüğünü söylemektedir. Henüz o yıllarda Sadettin Teksoy bir ''izlenen'' değil bir ''izleyen'' di ve Asu Maralman'ın televizyon programının da çok başarılı geçtiğinden bahsediyordu aynı yazıda. Çabuk unuttuk ama öyle yıllardı işte: Ne onlarca kanal vardı ne yüzlerce program... Sanatçıların büyük bir çoğunluğu kırk yılda bir program yapar (kara listeye alınanlar, ambargo konulanlar ise ömür billah yapamazdı) ve o program ile aylarca dillerden düşmezlerdi. Öyle ''dün filancayı seyrettin mi / hayır seyretmedim'' filan yoktu, hangi gün hangi saat kimin çıkacağını bilirdiherkes ve seyretmemek bahis konusu olamazdı. ''Bir Ayrılık Bir Yoksulluk Bir Ölüm'' ün söylenmiş olduğu bahis konusu bu programı da çoğumuz seyretmiş olmalıyız... 1975 yılı ile birlikte, Asu Maralman yeniden firma değiştirir ve sanki o firmadan bu firmaya gezip durmalarını anlatmak ister gibi ''Bir O Yana Bir Bu Yana'' adlı plağını çıkartır Diskotür'den. Sanatçı ilk firmasına geri dönmüştür...
Diskotür, o yıl ilk kez katılacağımız  Eorovision'un elemeleri nedeni ile çok meşguldür ama firmasınca üne kavuşturulmuş Asu Maralmana'a da  kapılarını açmakta geri durmaz. Sanatçı ''Bir O Yana Bir Bu Yana'' adlı plağının çıkışını müteakiben kendisi ile yapılan röporajlarda, artık ''evrensel folk'' akımının bir temsilcisi olduğunu ve bu plağın da bunun ilk örneği olduğunu söylemeye başlamıştır. Bora Ayanoğlu / Deniz İzgi'ye ait şarkı, sanatçı tarafında ''evrensel folk'' un başlangıcı noktası olarak belirlenmiştir ama, bu tanımlama bir daha karşımıza hiç çıkmaz ve bir akım haline gelebilmek şöyle dursun, hemen unutulur gider ve geçmişe dalıp satır aralarında bir şeyler okumayı / bulmayı uman ''eski kırkbeşlikçi'' lerin dışında kimseye bir şey ifade etmez. Aynı yıl ''Kimine Hay Kimine Vay'' adlı plak çıkar ve bu plakla birlikte bir kez daha (ama bu sefer son defa) Diskotür sayfasını kapatır sanatçı. Asu Maralman 1976 yılını tamamen sahnelerde geçirir. Çok satan plaklar, hit şarkılar sanatçıyı gazinoların ''vazgeçemediği sanatçı'' konumuna getirmiştir ve Asu Maralman gazino gazino gezerek; bazen ''asaltı'', bazen de tıka basa dolu ''fuar'' programlarında buna yakın bir paye üstlenerek şarkı söyler durur. Bazen Barış Manço ve Nilüfer gibi sanatçılarla gazinoların ''pop üçgeni'' ni oluşturur, bazen de ''uzaydan gelen prens'' tablosun en son sahne alacak olan Zeki Müren'den bir önce sahneye çıkarak her biri seyircilerce ezbere bilinen şarkılarını söyler...

OLUR OLUR, BAL GİBİ OLUR
Yeni bir yılı yeni bir firmada açar sanatçı... Henüz kurulmuş olan Yankı'nın ilk sanatçılarından biri olur Asu Maralman... Önce ''Kandıramzsın'' çıkar bu şirketten... Orhan Şevki'nin bir şarkısıdır bu. Sonra da, Türk Popu'nun efsane ismi Selmi Andak'ın bir şarkısını söyler Asu Maralman. Adı ''yerli bestelerin şarkıcısı'' na çıkmış sanatçı, bir kez daha bizim bir şarkımızı seçmiştir söylemek üzere. O güne kadar; Şanar Yurdatapan, Reyman Eray, Bora Ayanoğlu, Orhan Şevki, Cahit Oben, Deniz İzgi ve Baha Boduroğlu gibi Türk Popu'nun en önde gelen isimleri ile çalışmış sanatçı bir kez daha Selmi Andak ile çalışmaya karar vermiştir. Daha önce ''Kimine Hay Hay Kimine Vay Vay'' adlı plakta bir araya gelmiş bu ikili bu sefer de ''Bal Gibi Olur'' u yaratırlar... Bu şarkı, kısa zaman içerisinde Türk Popu'nun en popüler şarkılarından biri haline gelir ve stadlara taşınır... Stad Taifesinin nasıl çalıştığı pek meçhul olan kafasında bu sözler ayrı bir yere nakşedilir ve uysun uymasın; her durumda,  akıllarına esen her fırsatta, cevabı asla verilmeyecek sorulara sözde bir karşılık olarak bağırır dururlar: ''Olur olur bal gibi olur...'' Bu plağın yeri Asu Maralman içinde bir başkadır. Plak ile ilgili olarak Dünya Gazetesi'nin kendisi ile yaptığı röportajda; ''Yıllardır bu piyasanın içindeyim ve istediğim çıkışı ''Bal Gibi Olur'' ile yapabildim ve ''Asu artık öldü'' diyenlere güzel bir cevap verdim'' demektedir sanatçı. Asu Maralman böyle demekle diğer plaklarına haksızlık etmektedir ama böyledir de bir yandan. Bu plak çok sevilmiş ve çok satmıştır... Bu plağın arkasında büyük ümitlerle hazırlanan ''Sabah Ola Hayrola'' da oldukça gürültü koparır ama bir öncekinin civarından bile geçemez. Sanatçı aynı yıl, sahnelere bir ''renk'' katmak niyeti ile ''Önemli Adımlar'' adlı grubu kurar. Ahmet Orduran ve Taci Pendik'ten oluşan bu iki kişilik grubun yaptıklarını, dönemin magazin muhabirlerinden biri ''Asu Maralman'ın şarkılarını sahnede dramatize ediyorlar'' diye özetlemiş... ''Zühtü de başlarına kasket giyiyor, folklorik dans yapıyorlar'' mış, ''Recep'' de ise buna benzer başka birşey. Muhtemelen bu kadar değilmiş grubun yaptıkları, belki de bu özet, dönemin magazin muhabirinin dar bir çerçeveden bakarken görebildiğidir ama, ''Önemli Adımlar'' projesi, Ahmet Orduran ve Taci Pendik'in öğrenci olmaları nedeni ile çok uzun ömürlü olamaz yine de. Aynı yıl 'otobüs Yolcuları' nı kurar Asu Maralman, Milliyet Gazetesi'nin düzenlediği Türkiye Liselerarası Müzik ve Halk oyunları Yarışması'nın her durağında sahne almak için anlaşma yapmıştır sanatçı... Memleketin dört bir yanına gitmek ve sahne almak demektir bu ve otobüs ile yapılacak bu yolculuk, orkestraya da adını verir. 1978 yılında son 45'liği yayınlanır sanatçının: ''Senin Yanında ve Senden Uzaklarda'' ... Yine Selmi Andak, yine bir başka ''ölümsüz'' şarkı... ''Ben Seni Her An Her Yerde Seviyorum'' der Asu Maralman, ''Yenildiğim Anda, Kazandığım Anda / Ekmek Parasının Ardında ve Yollarda, Senin Yanında ve Senden Uzaklarda...'' Türk Popu'nun en güzel aşk şarkılarından olan bu şarkı, o dönem çoğu insanın; aşklarına, karşılıksız sevgilerine, ayrılıklarına eşlik etmişti. 

ŞARKILAR YAZDIM SÖYLENSİN DİYE
Bu son plaktan bir süre sonra Orhan Şevki'den ayrılır sanatçı. Her zaman yanında olmuş Orhan Şevki artık yanında değildir. Çalışarak, şarkı söyleyerek bu zor dönemi atlatmaya çalışır ve artık bir albüm yapmak ister. Onlarca 45'lik yapmış sanatçınınhenüz hiç albümü yoktur, komik ama öyledir. Ama o zamanlar bu okadar tuhaf gelmemektedir kimseye... LP'ler, neredeyse sırf ''şan olsun'' diye yapılır ve çoğunlukla brikmiş 45'liklerin toplandığı bir yer gibi görülür. Elbette öyle yapmayanlar da vardır ama çoğunluğun görüşü bu yöndededir... Asu Maralman'ın bir değil birkaç albümü dolduracak kadar 45'liği artık olmuştur ama kimbilir neden bir LP yapmak kimsenin aklına gelmemiştir. Nihayet son 45'lik ile birlikte albüm haberleri de basında yer almaya başlar... ''Yedi yılda 14 adet 45'lik plak'' diye başlık atan Kelebek Gazetesi, sıranın ilk Long Play'e geldiğini söyler. ''Bir tek plakla televizyona çıkıp şöhret peşinde koşan yeni şarkıcılarla Asu'nun müzik kişiliği kıyaslandığında, şarkıcının bir tek Lp'si olmaması elbette acıdır'' der. Kelebek muhabiri ve ekler; ''Fakat bu anormal gecikmenin sebebi de açıkca ortada, 7 yılda yedi şirket değiştirdi şarkıcı...'' Sahiden öyle... Yapılan plaklar, birer ikişer ayrı firmalara yapılmış ve kimde bir diğerine hakları kendisinde olan şarkıyı vermemiş... Aynı haberde, albümün nasıl olacağı konusunda da açıklamalar var... ''Albümün bir yüzü eski şarkılardan derlenecek, bir yüzde ise yeni şarkılar olacak'' diye açıklamış Asu Maralman. Selmi Andak gibi bir dehanın varlığına rağmen proje çok yavaş ilerler. Albümün nasıl olacağı, hangi şarkıların yer alacağı belli olmasına rağmen işler çok yavaş ilerler. Bunun en önemli nedeni firmaların artık ''pop'' a para yatırmak istememesidir. Arabesk başını almış gitmiş ve 'başımızın tacı' ''Kemancı'' nın peşine düşerler, ''İtirazım Var'' diye haykıranlar, ''Kimbilir bu gidişin dönüşü olacakmı'' diye salya sümük yas tutanlar çığ gibi artmıştır. Bu nedenle, bu işe kalkışmış ve artık dönmek de istemeyen  Asu Maralman ''Prodüksüyonu gerekirse ben üstlenirim'' diyerek, bu albümün çıkması konusunda kararlı olduğunu göstermiştir. Yanında Orhan Şevki yoktur ama; Selmi Andak, Aysel Gürel ve Özdemir Kaptan vardır... Düzenlemeler ise Osman İşmen'e emanet edilmiştir. Nihayet 1979 yılının ortalarında ''Bağrı Yanık Dostlara'' adı verilen albüm yayımlanır. Sanatçının Yankı Plak ile anlaşması olmasına rağmen, plak Öncü'den çıkar. Dönemin sahiden de öncü firmalarından biridir bu şirket ve en deneysel projelere bile destek vermekten uzak durmaz. Asu Maralman Selmi Andak işbirliğinin ürünü olan bu albüm, snatçının bütün bir müzik yaşamının bir özeti gibidir... Bir yandan Anadolu Pop, öte yandan oldukça batılı şarkılar... Albümde, bile 'listeye' böyle bir denge gözetilmiş ve başarılmıştır da. Sözlerini Aysel Gürel'in yazdığı 'Yollar' ile yine kıyamet kopar, şarkı listelerin tepelerine yerleşir. Bu albüm bir süre sonra Almanya'da da basılır ve bu sebeple Almanya'ya giden sanatçı tam bir yıl boyu orada sahne çalışması yapar. 1986 yılında Uzelli'den bir ''kaset'' çıkarır Asu Maralman. Türk Halk Müziği'nin 'çok sesli' seslendirilmesi çabalarından biridir bu albüm de. ''Super Pop Folk Müziği ile Asu Maralman'' diye tanıtılan albümde;''Ümit Çeşmesi'', ''Su Katamam'', ''Aramızda Karlı Dağlar'' gibi Türküler ve ''Düz Mahalle'' adı verilen ''Pot Pori'' vardır... Bu sözcüğü kim doğru yazmış ki Uzelli  yazsın, zaten ne ''Düz Mahalle'' ne diğerleri kimseye ulaşamaz ( TRT'nin denetimi yine baş engeldir), yapıldığı yerde kalır ve Asu Maralman diğer bütün sanatçıların aynısını yapar uzun sürecek bir kış uykusuna yatar. Bu 'kış uykusu' yinede müzik ile doludur: Amerika ve Kanada'da tam iki yıl (1987 ve 88) şarkı söyler, sonra da 1994 yılının sonuna kadar tatil yörelerinin vazgeçilmes sanatçısı olur ve Bodrum'dan Antalya'ya kadar neredeyse her yerde durmadan çalışır. Bu sırada Bodrum'da çalışırken tanıştığı müzisyen Mehmet Oylumlu ile 1989 yılında evlenir... Asu Marlman ve Mehmet Oylumlu beraberliği hala sürmekte. Ancak Asu Maralman artık tamamen Alanya'ya yerleşti. 90'ların sonu ile birlikte başlayan 'eski günler' e merak, Asu Maralman'ı ta Alanya'lardan getirtmiş olacak aramıza. 
Ama artık zamanı gelmişti... Yollar açıldı, hepsi, sırayla geri dönüyorlar... Şimdi de Asu Maralman'ın sırası...

Naim Dilmener