BİR BAŞKADIR AYTEN ALPMAN
Ülkemizin ilk 'kadın' seslerinden... Türk Popu'nun öncülerinden biri... Türk Popu'nun temelini atan, yolunu açanların en önemlilerinden... 1949 yılında, İstanbul Radyosu'nun açılışı ile birlikte şarkı söylemeye başlamış tam 50 yıllık bir sanatçı...
Bayanlar baylar, huzurlarınızda Ayten Alpman...
Ada Müzik; 45'lik ve LP üzerinde kalakalmış Türk Popu'nun geçmişini CD üzerine aktarmaya devam ediyor...
Diğer albümler yayınlandıkça, bir tür 'Türk Pop Tarihi' olmaya doğru gidecek bu projenin çok önemli bir adımı da Ayten Alpman...
KANDİLLİ KIZ LİSESİ'NDE BOŞ SAATLER
Henüz gencecik bir kız iken müziğe ilgi duymaya başlıyor Ayten Alpman. Kandilli Kız Lisesi'nde 'leyli' olarak okurken... Ders aralarında, akşam yatakhanede, etrafını saran arkadaşlarına şarkılar söylemektedir... Bir ihtimal Judy Garland'a ait 'You're Always in my Heart'ı, İbrahim Özgür'ün 'Son Nefes' tangosunu söylüyor. ''Sesi çok güzel'' diye ünleniyor bütün lisede... 'Leyli' okumakla baş edemeyince, Kandilli'den, Nişantaşı Kız Lisesi' ne geçiyor ve okula gidip gelirken de, bir başka müzik heveslisi olan İlham Gencer ile tanışıyor lham Gencer ile tanışma, Ayten Alpman'ın hayatını her anlamda etkileyecek önemli bir dönüm noktası olur. İlham Gencer'in evinde mevcut piyano ile müzik çalışmalarına ikili olarak devam edip, bir dolu yeni şarkı öğrenirler. Kulaklar İtalyan ve Fransız radyolarına dikilir; melodileri ezberlemeye, sözleri çözmeye çalışırlar... Her öğrenilen yeni bir şarkı ile keyifleri iyice artmaktadır. Aileden neredeyse tamamen habersiz yürütülen bu çabalar, günün birinde bir 'tıp balosu'nda resmileşiverir. Doktor olan baba, artık tam bir yetişkin olan kızını da o yılki tıp balosuna götürmeye karar vermiştir... 'İlk balo' nun heyecanı ile günleri sayan Ayten Alpman, balo gecesi tam bir süpriz ile karşılaşır... Balo gecesi sahnede çalmakta olan orkestranın, daha önce bir şekilde tanışılmış bulunan şefi, ''aramızda bir genç kız var, mükemmel şarkı söylüyor'' der ve Ayten Alpman'ı anons eder... Kızlarının bu özelliği hakkında en ufak bir fikre sahip olmayan anne ve babanın şaşkın bakışları eşliğinde sahneye çıkar Ayten Alpman ve kimbilir kaçıncı kere 'You're Always in my Heart' ı söyler...
Masal bu ya, şarkının sonunda salon alkıştan yıkılır...
RADYO GÜNLERİ
O yıllarda şarkı söyleyen kadın sayısı parmakla gösterilecek kadar azdır. Bu nedenle İstanbul Radyosu, kuruluşunun ilk yılında İlham Gencer ve Ayten Alpman'a radyo projesinin içinde yer almaları için teklif yapmakta bir an bile duraksamaz. Yıl 1949... İkiliye her Çarşamba 15 dakika ayrılmıştır ve bu sürenin içinde Ayten Alpman iki şarkı söylemektedir... Henüz yalnızca Sevinç Tevs ve Rüçhan Çamay'ın ünlendiği günler bunlar... Ayten Alpman'ın da; dilden dile, kulaktan kulağa ünü yayılır ve nihayet Yeşilköy'de yeni açılmakta olan Denizpark'da sahneye çıkma teklifi alır... ''Olurdu, olmazdı'' telaşından sonra, aileden de onay alınır ve Ayten Alpman kendisini sahnede bulur. Henüz on yedi yaşındadır... Sahne ile birlikte, o güne kadar pek de birşey öğrenememiş olduğunu anlar sanatçı ve dönemin önemli müzisyenlerinden Alex'den ders almaya, nota öğrenmeye başlar... İşine sıkı asılması, ciddiye alması ile birlikte herşey yolunada gider ve bir süre sonra, Elmadağ'da açılmış bulunan Kervansaray'dan teklif gelir. Teklif Ayten Alpman ve İlham Gencer'e birlikte yapılmıştır... İkili olarak çalışmaları istenmektedir. O güne kadar mevcut standartların epeyce üzerinde bir yer olarak ünlenmiş ve herkesin gözdesi olan Kervansaray'dan gelen teklif Ayten Alpman'ın hayatını bayram yerine çevirir. Eartha Kitt bile İstanbul'a geldiğinde Kervansaray'da sahneye çıkmış, Orhan Boran'ın çabaları ile 'Üsküdar'ı ezberlemiştir. Kervansaray'ın teklifi çok çabuk bir şeklide kabul edilir ve ikili kendilerini sahnede bulur... Ayten Alpman'ın hayatı geri dönülmez bir şekilde değişmiştir artık... İtalya ve Fransa'dan konser vermeye gelmiş çok önemli insanlarla aynı sahneyi paylaşmakta, giderek ondan epeyce fazla bahsetmeye başlamış olan 'Radyo Dünyası', 'Radyo Alemi' gibi dergilerdeki yüreklendirici yazıların keyfini sürmektedir. Bütün bunlar, Ayten Alpman'ın müziğe geri dönülmez bir şekilde bağlanmış olduğunu anlamasına neden olur... Kervansaray'daki programlar büyük bir başarı ile sürüp dururken, Ayten Alpman ve İlham Gencer evlenirler...
ÇATI
Bir süre sonra, ikili kendi yerlerini açmaya karar verir ve Site Sineması'nın üstünde bulunan Çatı'yı açarlar... Çatı, çok kısa bir zamanda ülkenin en önemli müzik merkezlerinden biri olur... Herkes Çatı'nın müdavimi olmuştur. Özellikle sanatçılar. Herkes ordadır... Her gece sahneye konuk olarak gelen sanatçının haddi hesabı yoktur... Çatı'nın artan ünü ile birlikte, şarkı söylemek isteyen, müziğe bulaşmaya niyetli genç yetenekler sınanmaları için Çat'ya başvururlar. Sözgelimi, Fecri Ebcioğlu, Ajda Pekkan'ı ilk burada dinletmiştir İhlam Gencer'e. Yetenekli olduğunu, bu işi becerebileceğini ilk defa Çatı'da öğrenmiştir Ajda Pekkan...'Rüya gibi' bu günler, Ayten Alpman ve İlham Gencer'in ayrılmaya karar vermesi ile sona erer. Keyifli günlere, artan üne, çocuklara (İlhan ve Ayşe Gencer) rağmen ayrılık kararı almıştır ikili...
VER ELİNİ İSVEÇ
Ayrılık ile birlikte, Ayten Alpman hayatına yeni bir yön vermeye karar verir... Caz eğitimi için İsveç'e gidecektir. Yıl 1963... İsveç'te caz günleri başlamıştır artık. Bir yandan eğitimini sürdürüyorken, bir yandan da sahnelere çıkar İsveç'te... Ella Fitzgerald'la, Dük Ellington'la tanışır... Bu güzel günlerde sona erer ve Ayten Alpman memlekete döner... Döner ama, memlekette epey fazla şey değişmiştir. Yalnız birkaç yıl sürmüş İsveç günlerinin sonunda herşey alt üst olmuştur müzik alanında... Giderken kendisi gibi İngilizce, Fransızca, İtalyanca söyler bıraktığı meslektaşlarının hepsi 'Türkçe' söylemeye başlamıştır... Erol Büyükburç, Ay Feri, Rüçhan Çamay, Tülay German, Ayla Dikmen... Herkes... Gidişinden tam bir yıl önce yapılmış 'Bak Bir Varmış Bir Yokmuş' adlı ilk Türkçe şarkı, yokluğunda herkesi etkisi altına almış ve herkes birden Türkçe söylemeye hücum etmiştir...
İNAN BANA YALNIZIM
Ayten Alpman, bu gelişmeye direnir ve isveç günlerinin zorlaması ile ''ben caz söylemeye devam edeceğim'' der. Nişantaşı'ndaki bir klüple anlaşır ve 'caz günleri' ni memlektinde de sürdürmeye gayret ede. Ama gerçekten çok şey değişmiştir ve Türkçe şarkı dışında başka birşey kimseyi ilgilendirmemektedir. Başta Fecri Ebcioğlu olmak üzere bütün eski tanıdıkları Türkçe şarkı söylemesi için ayten Alpman'ı kandırmaya çalışırlar. Ayten Alpman'ın cazda ısrar edişi ancak birkaç ay sürer, daha fazla direnemez ve 'Türkçe' söylemeye razı olur. Barclay ile anlaşır ve sözlerini Vedat Ece'nin yazdığı iki şarkıyı plak yapmaya karar verir. 'A' yüzü için Sonny Bono'nun, 'B' yüzü için de Luigi Tenco'nun birer şarkısı seçilmiştir ve 'İnan Bana / Ayrıldık Yalnızım' adlı 45'lik piyasaya çıkar. Bu plak ile birlikte, da önce birlikte çalışmak için kapısını aşındırmış olan şarkı sözü yazarlarının teklifleri daha da artar ve Ayten Alpman, Sezen Cumhur Önal ile çalışmaya karar verir. Yıl 1967... Dönemin en parlak ve en popüler söz yazarlarından Sezen Cumhur Önal'ın da katkıları ile Grafson ile anlaşır ve çok kısa aralıklarla tam üç plak yapar bu firmaya... 'Seni Unutmak Senden Kaçmak İstiyorum', 'Bu Sana Son Seslenişim' ve 'Hakkın Yok / Beni Unutma' adlı bu plakların hepsi ses getirir... Bu arada Fikret Şeneş ile tanışır... Daha sonraları Türk Popu'nun en önemli söz yazarlarından biri haline gelecek Fikret Şeneş, ilk şarkılarından birini Ayten Alpman'a yazar: 'Ve.. Tanrı Aşkı Yarattı'... Brigitte Bardot / Roger Vadim rüzgarları Türk Popu'na bir şekilde yansımıştır... Muhtelif firmalara yapılmış bir kaç 45'likten sonra, dönemin en önemli firmalarından Philips'ten gelen teklifi kabul eder Ayten Alpman... Öteden beri sıkı dost olduğu Fecri Ebcioğlu'nun sözlerini yazdığı 'Sensiz Olamam / Aynalar Aynalar' ı yapar Philips'e... 'Sensiz Olamam', o güne kadarki en büyük 'hit'i olur şarkıcının... Çok kısa bir süre sonra da, Şerif Yüzbaşıoğlu, Fikret Şeneş'in sözlerini yazmış olduğu 'Bir Başkadır Benim Memleketim' adlı şarkıyı plak yapması için teklif yapar Ayten Alpman'a...
BİR BAŞKADIR
70'lerin başı henüz... Ayten Alpman ve Şerif Yüzbaşıoğlu Carlton' da çalışmaktadırlar. Şarkıyı dinleyen Ayten Alpman pek heveslenmez ve plak yapmak istemediğini söyler. Bunun üzerine Şerif Yüzbaşıoğlu ısrar eder ve hiç olmazsa sahnede söylemesi için razı etmeye çalışır Ayten Alpman'ı... Sonuçta şarkı repertuara alınır... Ayten Alpman, şarkıyı bir aya yakın Carlton'da söyler... Ama şarkı seyirciden neredeyse hiç ilgi görmez, hiç alkış almaz... Buna rağmen 'Memleketim' in plak olark çıkmasına karar verilir. Bu kararda Şerif Yüzbaşıoğlu ve Fikret Şeneş'in ısrarı epeyce rol oynamıştır. Plak Philips'ten çıkar sonuçta... Ama dinleyicinin, şarkı sahnede söylenirken de epey dikkat çekmiş ilgisizliği, plağa karşı da sürer ve plak neredeyse hiç satmaz... Şarkının kıyameti koparıp, Türk Popu'nun en önemli şarkılarından biri haline gelmesi için bir iki yıl daha geçmesi ve kimbilir kaçıncı kez 'Kıbrıs' günlerimizin başlaması gerekmektedir... 1974 yılında olup biteceklerden habersiz olan Ayten Alpman, Ümit Aksu ve Süheyl Denizci ile birlikte 'Ses'i kurar ve kendi firmasından plakları arka arkaya çıkmaya başlar. Önce 'Tek Başına' yayınlanır ve 1974 yılının beklenmesine gerek kalmaksızın kıyamet kopar... Plak, çok çabuk bir şekilde Türk Popu'nun en çok satan plaklarından biri haline gelmiştir. Aradan geçen bunca yıla rağmen 'Tek Başına' öneminden hiçbir şey kaybetmedi... Bugün, bu şarkının Türk Popu'nun en önemli şarkılarından biri olduğu konusunda neredeyse herkes hemfikir.
BENİM MEMLEKETİM
'Tek Başına' satıp duruyorken, malum nedenlerden dolayı zamanında pek yüz verilmemiş olan 'Memleketim' de bütün yurdu srar ve şarkı herkesin diline 'marş' olur... Bu şarkı ile birlikte Ayten Alpman'ın müzik yaşamının en yoğun, en yorucu günleride başlar... Her yerden tekif yağmaktadır... Kıbrıs'a gider, Girne Kalesi'nde söyler şarkısını. Nato'dan gelen davet üzerine İtalya'ya gider, bir İtalyan Orkestrası eşliğinde söyler aybı şarkıyı... Bunun üzerine Ses, daha önce Philips' den çıkmış ama hiç satmamış ve artık bulunmuyor da olan 'Memleketim' i yeniden plak olarak verir piyasaya... Zamanında hiç satmamış olan plağın bu seferki satışları yüz binleri bulur... Arkasından 1974 Sanremo birincisi 'Ciao Cara Come Stai (Iva Zanicchi)'in Türkçe versiyonu 'Yanımda Olsa' plak olark yayınlanır. 'Tek Başına'dan beri, adı Sanremo ile birlikte anılmaya başlamış olan Ayten Alpman, 'Yanımda Olsa' ile ününü ve popülerliğini iyice pekiştirir... Artık hem çok önemli ve hem de çok satan bir sanatçıdır. Bir süre sonra Ses, Ayten Aplman'ın ilk albümünü çıkartır. Yıl 1974... Tam 25 yıldır şarkı söyleyen Ayten Alpman'ın nihayet bir albümü olmuştur. Gayet sade ve gayet 'günün anlam ve önemine' uygun bir şekilde 'memlektim' olarak adlandırılmış bu albüm oldukça tutulur ve plakların arkası gelir... Zaten bir sonraki Sanremo da dönüp dolaşıp gelmiş ve Gilda adlı 'güneyli' bir kız 'Ragazza Del Sud' adlı şarkı ile birinci olmuştur...
BİRAZCIK UMUT
1975 yılında 'Birazcık Umut' yayınlanır. Bu 'Sanremo Macerası'nda hep birlikte çalışılmış olan Ülkü Aker yazar sözleri. 'Karaoğlan-mavi gömlek- beyaz güvercin' günlerine yakışır sözler yazar Ülkü Aker: 'Birazcık Umut' yaşatan bizleri, yarını bekleten birazcık umut...
'Karaoğlan'dan epeyce şey bekleyen, çok umutlu olan hepimizin bayıldığı bir şarkı olur 'Birazcık Umut'... Bir süre sonra Ses'ten bir plak daha yayınlanır... Ayten Alpman'ın en önemli, en can yakıcı şarkılardan, sözlerini Ümit Aksu'nun yazmış olduğu 'Ben Böyleyim'in yer aldığı bir 45'lik... Bu şarkıyı dinleyip henüz rafa kaldırmamış ve vazgeçmemişken, 1976 yılında, sanatçının ikinci albümü yayınlanır... Türk Popu'na çok fazla emek vermiş Ergin Bener'in sahibi olduğu Yonca Plak'tan çıkar ikinci albüm... Ses'ten çıkmış 'Iraktır Yolların / Ben Yürürüm Yana Yana' adlı 45'lik, 'All Of Me' ve 'Fly Me To The Moon' gibi muhtemelen Ayten Alpman'ın her zaman söylemekten büyük keyif aldığı şarkılar bir araya getirilir ve albüm Ayten Alpman'ın son hitlerinden biri ile adlandırılır: 'Ben Böyleyim'...
SON DEFA
1977 yılında 'Neden Sanki Dünya Dar Gelir İnsana / Son Bir Defa' 45'liği yayınlanır EMI'den, son plak bu olur. Sözleri yazan Fikret Şeneş, bir medyum gibi öngörmüş; 'Son Bir Defa'... Bu plaktan sonra Ayten Alpman, elinizdeki bu diske kadar başka bir plak yapmadı. Yani yirmi küsur yıldan beri, sanatçının ilk albümü bu. Bunun nedenleri bin tane olmakla birlikte, hiçbiri Ayten Alpman'la ilgili değil... Türk Popu'nun 80'li yıllarla birlikte arabeskin altında ezilişi, 12 eylül günleri ve arkasından gelen Özal'lı 'paramparça' yıllar herhalde bunun en büyük nedeni...
Ama hepimiz onu çok fazla özlemiştik...
Yeniden birlikteyiz onunla... Herbirimiz tek tek soracak yine.. 'Yoksa Yalnız mısın Sen Yine / Benim Gibi Boynu Bükük Gözü Yaşlı / Tek Başına'...
Hepimizin cevabı aynı olmayabilir... Ama şu karanlık günlerde, herkes bir parça ' gözü yaşlı', herkes bir parça 'tek başına'...
Naim Dilmener