Müzik dinleme kılavuzu
Tıp Fakültesi öğrencilerine “klasik müzik kültürü” dersi veren efsanevi Üç Hürel grubunun solisti Feridun Hürel, klasik müziği sevdirmenin yollarını ve hangi ortamda ne tür müzik dinlenmesi gerektiğini sıraladı
Feridun Hürel... Ağabeyleri Onur ve Haldun Hünel ile kurdukları efsanevi Üç Hürel grubunun solisti. “Bir sevmek bin defa ölmek demekmiş”, “Sevenler Ağlarmış” gibi bir dönem dillerden düşmeyen şarkı sözlerine imza attı. Yaşamı boyunca klasik Batı müziği dinledi. Bu sevgi sonunda onu tıp öğrencilerine klasik müzik kültürü dersi vermeye götürdü.
Önceleri, evinde topladığı 15 – 20 kişilik arkadaş grubuna mumlar ve şarap eşliğinde, klasik müzik buluşmaları düzenliyordu. Fonda müzik yankılanırken, Feridun Hürel evdeki konuklarına çalan senfoninin bestecisini ve hikâyesini anlatıyordu. Gelen istek üzerine sonraları dostlarına anlattığı bu anekdotları kâğıda dökmeye başladı. Bu notlar birike birike 2008’de 460 sayfalık “Klasik Müzik Rehberi”ne dönüştü. Kitabı o zaman üç yaşında olan kızı Talya’ya ithaf etti. Rehberin içine bir de “Çocuklara Dinletilmesi Gereken Eserler” CD’si hazırlayıp koydu. Kitap piyasaya çıktığından beri Feridun Hürel, Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde “Klasik Müzik Kültürü” dersi veriyor.
'‘KÖTÜ MÜZİK ZEHİRLER'
Velhasıl TRT kanallarının dinlenme ve izlenme oranları üzerine yapılan bir araştırmaya göre nüfusun yüzde 92.3’ü klasik Batı müziği dinlemiyor. İyi ama, neden klasik müziği sevecekmişiz ki? “Bazı zamanlarda müzik dinlemek müzik yapmaktan daha zor olabilir. Müzik de her zaman ruhun gıdası değildir” diyor Feridun Hürel. “Gıda alıyoruz ama gıda zehirlenmesini nereye koyacağız? Demek ki gıdayı bilinçli almak gerekiyor. Türkler bilmediği, tanımadığı için klasik müzik dinlemiyor. Zor olduğu için dinleyicisi az.”
Klasik müziğin müzik tarihinde en gelişmiş, en karmaşık tür olduğunun altını çiziyor usta müzisyen. “Rock da pop müzik de klasik müziğin içinden beslenmiştir. Bir, iki saatlik senfonilerin içinden bir melodi yakalarsınız, on tane pop müzik parçası yaparsınız...”
NEREDE, HANGİ DURUMDA, NE TÜR MÜZİK?
İş görüşmesi öncesi Mozart
- Müzik dinlemeden önce amacınızı tespit edin. Gece gevşeyip tatlı duygularla uykuya dalmak istiyorsanız, Johannes Brahms’ın Op. 39 sayılı piyono valslerinden 15 numaralı “Lullaby” yani “Ninni” birebir.
- Sabah uyandınız, neşe dopingi istiyorsunuz. Gri bir hava... Mutlaka Mozart dinlemelisiniz: Mesela KV 467 sayılı do majör piyano konçertosunu, yüksek sesle. İş görüşmesine gidecekseniz yine aynını tercih edin. Enerji depolamak için volümü artırmalısınız.
- Hafif dumanlısınız. Çılgınca salınıp dans etmek istiyorsunuz. Çok kaliteli ve olabildiğince yüksek sesli bir disko parçası.
- Lüks bir ortamda sevgilinizin kollarında unutulmaz bir vals istiyorsunuz. Johann Strauss’tan Op. 314 “Blue Danube.”
- Başka bir işle uğraşıyorsunuz ve aynı zamanda beyninizin dinlenmesini istiyorsunuz. Erik Satie’nin piyano parçaları, özellikle de “Gnossienne” ve “Gymnopedie”.
- Havuz başında Latin yakışıyor. Latin deyince aklımıza güneş geliyor, sıcak geliyor. Ya da Dean Martin’in, Frank Sinatra’nın slow parçaları; çok düşük volümle ama. Hoparlörün yanında oturan bile rahatsız olmamalı. Dinlenmek için değil, fon olarak müzik.
- Asarsörlerde de tıpkı otel lobilerindeki gibi hafif piyano müziği olmalı. İnsanlar için asansör strestir. “Korkmuyorum” diyen için bile öyle.
'BAZI SENFONİLER İNSANI GERER'
Hürel’in müzik için kuralı net: “Müziğin varlığı belli olmayacak, yokluğu belli olacak. Mesela arabada yoğun trafik ve korna gürültüleri arasında beyin ütülenirken pop müzik dinleniyor. Birinci eşimle bu yüzden çok tartışırdım. Sorunca ‘Ben eğleniyorum’ diyor. Evet ama sigara içen insan da eğleniyor, Ama vücudun reaksiyon gösteriyor. İleride bunlar sivilce ya da başka şekilde çıkacak.”
Uzun sözün kısası, tür önemli değil. Yeter ki doğru zamanda, doğru yerde, doğru volümle, amacınıza uygun bir müzik dinleyin!
HT CUMARTESİ/ ÜMRAN AVCI