Mehmet Eti, Ankara’nın Müzik Dünyasına Sunduğu Yeni İsim / Ankara Plus / Sinan Feradov
11.01.2012


Mehmet Eti, Ankara’nın Müzik Dünyasına Sunduğu Yeni İsim...


Pamela, Cem Adrian, Zakkum, Manga, Pilli Bebek gibi önemli müzisyen ve grupları müzik dünyasına armağan eden Ankara, son dönemde yeni bir isim sundu; Mehmet Eti. ‘Sınav’ isimli ilk albümü geçtiğimiz aylarda piyasaya çıkan Mehmet Eti, son yıllarda Ankara’da ismini gittikçe çok duyurmaya başlayan ve azımsanmayacak bir dinleyici kitlesine ulaşan genç bir müzisyen. Söz ve bestelerin neredeyse tamamı kendisine ait albümüyle çetin müzik dünyasına adım atan Mehmet Eti, şimdiden İstanbul hazırlıklarına başlamış bile… Dora Yapım stüdyolarında Mehmet Eti’ye konuk olduk ve ilk albümünü, müzik tutkusunu, hedeflerini konuştuk…
 
‘Sınav’ isimli albümün piyasaya çıktı. Albümden bahsederek başlayalım mı?
 
Çocukluk hayalimdi albüm ve artık zamanı gelmişti. Albümün tarzı Akustik Rock. Bunun da sebebi, günümüz müziğinde her şey çok karman çorman, elektroniğin dahil olmasıyla iyice karışık oldu müzik. Her şey birbirine giriyor, hiçbir şey anlaşılmıyor. Ne sözler anlaşılıyor, ne müzik rahat rahat anlaşılabiliyor. Daha anlaşılabilir bir şeyler yapmak, daha çok insana ulaşabilmek için akustik müzik yapalım dedik. Bir de elektro gitar ve bateri - drumsolmadan rock müzik yapmaya çalıştık. Dinleyenlerimiz beğeniyor, umarım herkes beğenir. 8 şarkıdan oluşuyor albüm. 8 şarkının da müziği bana ait. 6 şarkının sözleri bana, biri Halit Karadağ, biri de Uğur Can Demirci’ye ait. İç içe şarkılardan oluşuyor albüm. 8 şarkılık büyük bir tek eser gibi, tüm şarkılar birbiriyle bağlantılı, hepsi birbirinin devamı gibi bir albüm. Bir film gibi düşünün tüm albümü. Birinci şarkımızın ismi ‘Sınav’, son şarkımızın da ‘Sınav Dedik ya’… Zaten tüm hayatımız bir sınav değil mi (gülüyor)? ‘Köşeli Hayat’ şarkımıza klip çektik. Ankara’da 5 ayrı mekanda 50 kişilik büyük bir ekiple çektik klibi. 3 klip daha çekmeyi planlıyoruz. ‘Sonsuz Ol’, ‘Tadı Çıksın’ ve albümün isim parçası olan ‘Sınav’a klip çekmeyi düşünüyoruz.
 
Albüme ilk tepkiler nasıl?
 
Daha çıkalı 3 – 4 ay olmasına rağmen çok memnunuz, gayet iyi tepkiler geliyor. Dinleyenler müzikalitenin farkına varıyor sanırım.
 
Ankara, Türkiye’nin müzik dünyasına çok önemli isimleri katmıştır. Kalıcı isimler çoğunlukla. Ama Ankara’da kalarak bunu yapmak kolay değil. İstanbul yolu görünüyor mu?
 
Şu anda zaten sürekli İstanbul’a gidip geliyorum. Ankara’da yerleşik düzenim var ama haftayı bölmüş durumdayım, 2 – 3 gün hep İstanbul’dayım. İstanbul bir mecburiyet, çünkü bütün programlar, medya, her şey orda yani. İstanbul bu işin kalbidir. Yeni yılla birlikte oraya yerleşiyorum zaten. Ama burayla temasımı kopartmayı asla düşünmüyorum. Ankara’nın çok iyi bir dinleyicisi var. Ama bunu daha çok performans şeklinde düşünüyorum, bar programı yapmıyorum albümün çıkmasından sonra, sadece konserler.
 
Bundan sonraki planlamanız nedir, yol haritan nasıl?
 
Albüm çıktıktan sonra konserlere ağırlık veriyoruz. Yoğun bir şekilde Türkiye’nin her yerinde konserlerimiz oluyor. Bundan sonraki hedef daha çok albümün tanıtıma yönelik bir şeyler yapmak. Özellikle medya, televizyon programları, oralarda olmayı planlıyoruz.

Kendini ve yaptığın müziği nasıl tanımlıyorsun 
 
Ben çok aşk şarkıları yapabilen biri değilim, içimden gelmiyor. Tabii yapılmalı ama bana garip geliyor aşk şarkıları. Ben içimden gelenleri, yaşamımı ve hayatı ilgilendiren şeyleri yazmayı, söylemeyi seviyorum. Çok yoğun olmasa da müziğimin bir protest tarafı da var. Oynamayı, yalan söylemeyi sevmiyorum, beceremiyorum da. Şarkılarımın hepsi gerçek, yaşadıklarım, hissettiklerim, gördüklerimdir. Rock müzik yapıyorum, ama yazdıklarımı da herkesin anlaması istiyorum, daha anlaşılır bir müzik yapmaya çalışıyorum. Yazdığım sözlere güveniyorum, o yüzden akustik sound üzerinden gidiyorum. Ama konserler böyle değil tabii, çok büyük bir ekiple çıkıyoruz sahneye ve bayağı bir hard rock yapıyoruz.

Biraz senden bahsedelim, nasıl birisin?
 
Mehmet Eti sürekli müzikle içli dışlı olan biri aslında. Müzikten başka hiçbir şey ile ilgilenmeyen biri. Sabah gözünü müzikle açan, gözünü kapattığında müzikle uyuyan biri. Boş zamanlarım diye bir şey yok, tüm zamanımı gitarımla, beste yaparak, söz yazarak değerlendiriyorum. Tabii bir de motosiklet tutkum var. Motosiklet ile gezmeyi seviyorum. Ankara’da kışın zor oluyor ama ne yapalım (gülüyor). Hayatım basit yani, bundan ibaret (gülüyor).
 
Müzik dünyası Türkiye’de sert bir mecra. Bir de İstanbul… Kendini buna hazır hissediyor musun?
 
Çok çetin bir süreç tabii, farkındayım bunun. Ama şöyle de bir durum var; sonuçta biz hayatın içinden geliyoruz ve çok büyük zorluklarla, mücadele ederek bu zamana geldik. Hayat olarak da, eğitim ve müzik altyapısı olarak da kendimi yeterli buluyorum. Yani piyasadaki sertlik beni çok korkutmuyor açıkçası. Kendime ve ekibime çok güveniyorum. Her şeyin üstesinden geliriz biz!
 
Albümün tüm aşamalarını Ankara’da gerçekleştirdiniz. Genel olarak bu süreçler İstanbul’da oluyordu değil mi?
 
Tabii, haklısın, öyle oluyor genellikle. Ama Ankara’da imkanlar çok gelişti, stüdyolar, ses sistemleri, kayıt koşulları çok üst düzeyde artık. Zaten kayıtlarımı yapan Burak Çağlar Özdemir sıra dışı bir insan, muhteşem bir iş çıkarttı. Soundun böyle olmasında onun çok büyük emeği var.
 
Yeni besteler var mı, erken belki konuşmak için ama ikinci albüm ne zaman­?
 
Besteler, sözler her zaman devam ediyor, onlar hep var. Şu anda da yaptığım besteler var. İkinci albümün çok büyük kısmı hazır diyebilirim. Ama yeni albümün saundu biraz daha sert olacak.
 
Söz – beste, çalmak ve söylemek… Bunlardan hangisi öne çıkıyor?

Gerçekten hiç düşünmedim bunu… Hepsini çok seviyorum, bir bütün olarak bakıyorum, hiç birinden vazgeçmem… Toplamdaki resim benim için daha önemli…
 
Türkiye’de herkes imajlarla, kodlarla biliniyor, anılıyor. Mehmet Eti deyince insanın aklına ne gelmesi gerekiyor, ileride ne gelecek?
 
 
 
(duraksıyor, araya menajeri Halit Karadağ iddialı bir tanımla giriyor)
 
Mehmet Eti deyince şöyle bir şey gelir insanın aklına: bildiğin bir şarkıyı Mehmet Eti’den bir kere dinlersiniz ve bir daha asıl sahibinden dinleyemezsiniz. Mehmet Eti böyle bir sestir, böyle bir ruhtur… Böyle insanların bağlayıcı etkisi büyüktür, etrafının merkezi olur, insanları kendine bağlar. Ayrıca mükemmel bir sestir Mehmet Eti…
 
Peki, Ankara dersek, neler söylersin?
 
Ankara benim müziğim için çok önemlidir. Belki o yüzden akustik müzik yapıyorum. Hani Ankara’nın soğuk bir hali vardır ya, insanı hep ciddidir, asık suratlıdır… Ben biraz daha sıcak bir şey yapmak istedim, albümü dinleyen biri cd’den, radyodan çalan müzik olarak değil, metroda yanı başında oturup birileri söylüyormuş gibi olsun istedim, öyle bir sıcaklık vermek istedik. Bestelerimin çoğunu burada yaptım. Ankara sokaklarında yaptım hep… Havasını soluyarak, insanların yüzlerine bakarak... Çok kalabalık bir mekanda oturup yalnız başıma, kalemim ve kağıdımla... O kalabalığın ortasında, seslerin içinde sadece kendimi dinlerim, yazmaya başlarım, bir şeyler kulağıma fısıldar… Bende beste ve söz aynı zamanda oluşur, sonradan olmaz… Dolayısıyla ben seviyorum Ankara’yı… Ankara’dan gidenler de bence hep özler burayı, dönmek ister…

Mehmet Eti Kimdir?

10 Mayıs 1985’de (kendisine göre dünyanın en güzel yeri olan) Rize Çamlıhemşin’de doğdu. Müziğe olan ilgisi aileden geliyor. Dede halk ozanı, amca Türk Halk müziği sanatçısı, kuzenler hep müzisyen, hatta kuzenlerden biri Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nda, yani tam anlamıyla aileden geliyor müzik tutkusu. Böyle olunca küçük yaşlarda enstrümanlarla ilgilenmeye başladı Mehmet Eti. 1999 yılında Niğde Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi’ne birincilikle girdi ve 4 yıl boyunca Batı müziği, armoni, şan, koro, piyano, yan flüt ve gitar eğitimi aldı. Klasik müzik orkestralarında yan flüt sanatçısı olarak yer aldı, aynı zamanda kurduğu çeşitli gruplarda solistlik yaptı ve lise yıllarından itibaren kendi bestelerini üretmeye başladı. 2003 yılında Malatya İnönü Üniversitesi Müzik Öğretmenliği bölümüne girdi. 4 buçuk yıllık üniversite döneminde THM, TSM, Film Müzikleri, Klasik Batı Müziği, Jazz Müziği orkestralarında yan flüt, bas gitar ve akustik gitar çalarak yer aldı. Üniversitede kurduğu grubuyla birçok konser verdi. 2007 yılında üniversiteyi bitirip Ankara’da yaptığı canlı performanslar, konserler ve yer aldığı projelerle adını duyurmaya başladı. 2010 yılında Ankara Dora Yapım’da kayıtlarını Burak Çağlar Özdemir’in aldığı, yıllardır üzerinde çalıştığı bestelerini kaydetmeye başladı ve 2011 yılının haziran ayında 8 şarkıdan oluşan Akustik Rock tarzındaki ilk albümü “SINAV” Ada Müzik’ten yayınlandı.
 
Röportaj:Sinan Feradov

Ankara Plus Dergisi  


 


SON EKLENEN 5 HABER