100 yıldır ruhumuza damlayan su / Hürriyet-Keyif / Ali Dağlar
14.05.2012

100 yıldır ruhumuza damlayan su

Ali DAĞLAR

Bir söyleşisinde, “Türkü söylemek benim için bir aşk halidir” demişti Türk Halk Müziği’nin kükreyen sesi, bas bariton, halk ozanı, yorumcu, besteci, şair Ruhi Su. Tam 27 yıl olmuş yıldızlar içinde sonsuzluğa ağalı.
Acı, keder, hüzün ve sevinçle yoğrulmuş bu topraklara doğalı ise 100 yıl. Resmi tarih görmezden gelse de; 2012 yılı Ruhi Su yılı ve öyle de kutlanıyor yurtta, Avrupa’da, o davudi sesin ulaştığı her yerde. Ailesini daha 3-4 yaşlarındayken kaybeden, Kurtuluş Savaşı’na, genç Cumhuriyet’in inşasına tanıklık eden, TKP’ye yönelik büyük gözaltıda tutuklanıp beş yıl hapis yatan, konserleri yasaklanan, acı, keder ve mücadeleyle iç içe geçen... Selam durulacak bu hayatın son demlerinde hasta düşmesine rağmen yurtdışında tedavisi engellenen dev adamı, ezgili yüreği hatırlamak, hatırlatmak istedik; bir kez daha kayda geçsin diye...


Mehmet Ruhi Su, 1912 yılında Van’da doğdu. Birinci Dünya Savaşı sırasında ailesinin bütün üyelerini kaybetti. 10 yaşına kadar yoksul bir ailenin yanında büyüdü. İlköğrenimini Adana Öksüzler Yurdu’nda yatılı olarak yaptı. Bu dönemde müzik yeteneği ve sesinin güzelliğiyle dikkat çekti. Müzik öğretmeninin desteğiyle keman dersleri aldı. Bir süre askeri liseye devam etti. Ortaöğrenimini Adana Lisesi’nde parasız yatılı olarak tamamladı. 1936’da Ankara Müzik Öğretmen Okulu’ndan mezun oldu. Aynı Yıl Riyaseti Cumhur Filarmoni Orkestrası’nda (Cumhurbaşkanlığı Filarmoni Orkestrası) kemancı olarak çalışmaya başladı. Bir süre sonra kemanı bırakarak şan çalışmalarına yöneldi.

TÜRK OPERASININ TEMELİNDE USTANIN HARCI VAR

Ankara Devlet Konservatuvarı’nda kurulan Opera Bölümü’ne kabul edilen ilk dört öğrenci arasındaydı Ruhi Su. 1942’de konservatuvardan mezun oldu, Ankara Devlet Opera ve Balesi’nde çalışmaya başladı. Birçok operada önemli roller aldı. Hasanoğlan Köy Enstitüsü’nde müzik öğretmeni olarak çalıştı. Halk türküleriyle ilgilendi, türküleri kendi geliştirdiği, özgün üslubuyla söyleyebilmek için saz çalıştı. Devlet Operası sanatçısı olarak, Bastien Bastienne, Satılmış Nişanlı, Madame Butterfly, Fidelio, Tosca , Yarasa, Aşk iksiri, Rigoletto, Figaro’nun Düğünü, Maskeli Balo ve Konsolos gibi operalarda rol aldı. Türk Opera Sanatı’nın temelini atan isimlerdendi o. 1943-1945 yılları arasında Ankara Radyosu’nda 15 günde bir yayınlanan türkü programları düzenledi; DTCF’de büyük bir koro oluşturdu. Aldığı klasik Batı müziği eğitimi, ömrü boyunca kendini adadığı türkülerin yorum ve icrasına yaklaşımının kurumsal temelini oluşturdu.
İlk konserini 1944’te Ankara Halkevi’nde verdi. Ruhi Su, sosyalist dünya görüşü nedeniyle 1952 tarihinde TKP’ye yönelik büyük gözaltı operasyonunda tutuklandı, beş yıl hapis yattı. Uzun yıllar sonra, 1960’ta, İstanbul’da Taksim Belediye Gazinosu’nda sahneye çıkan Su, bir yandan da halk türkülerini kaydedip, arşivledi. Bu arada radyoda da ‘Basbariton Ruhi Su Türküler Söylüyor’ anonsuyla sunulan bir program yaptı. Bunlardan birinde söylediği “Serdari Halimiz Böyle N’olacak? Kısa çöp uzundan hakkın alacak” türküsü nedeniyle işine son verildi. Söylediği türkülerdeki siyasi vurgular bahane edilip aleyhinde kampanyalar yürütülen ve işini kaybeden sanatçı, türküleri derleyip, yeniden yorumlama işine kendi başına devam etti.

ÖLÜRKEN DE İSYAN ATEŞİNİ TUTUŞTURDU

1975’te Dostlar Korosu’nu kurdu. 1978’den sonra ürettiği kasetlerle halk müziğinin, yaygınlaşmasına büyük katkıda bulundu. Aydınlara türkü dinlemeyi öğreten kişi olarak da bilinir. Ruhi Su, 12 Eylül askeri yönetiminin engellemeleri yüzünden yurtdışında tedavi şansı bulamadı ve 20 Eylül 1985’te hayata veda etti. Ruhi Su’nun cenaze törenine binlerce kişi katıldı ve cenaze 12 Eylül döneminin ilk büyük kitle gösterisine dönüştü. Cenazede gözaltına alınan 163 kişi İstanbul siyasi şubede 15 gün gözaltında tutuldu. Yani usta nasıl yaşadıysa, bu dünyadan göç ederken de bir isyan ateşinin tutuşturucusu olmuştu. Aşk haliyle başlamıştık, bu cümlenin devamıyla bitirelim. Devam ediyor usta: “En güzel aşklarımı türkü söylerken yaşadım. Ne onlar beni aldattı, ne de ben onları. Türkü söyledikçe yeşeriyor, çiçekleniyorum. Ben yalnız türkü söylemiyorum ki. Bu söylediğim türkülerle, aynı zamanda, çağdaş Türk toplumunun lied’lerini söylüyorum...”

SESİNİ KORUMAK İÇİN...

Ruhi Su’nun sesini korumadaki hassasiyeti hakkında pek çok anlatı var. Bunlara göre Su, sesine zarar vermemek için kuruyemiş ve çamaşır suyundan uzak dururmuş. Sorulduğunda, sesini korumadaki bu hassasiyetinin sanata ve dinleyenlere saygısından kaynaklandığını ifade edermiş. Sanat anlayışını ne güzel ifade eder şu cümleler: “Sanatçı da tıpkı bir çiftçi, bir demirci gibi işini anlatabilmelidir. Hem diliyle hem de hüneriyle. Bir başka deyişle, kendi toplumu içinde sanatı ile ekmek yiyebilmelidir. ‘Beni bu halk anlamaz’ demek, en azından boş bir kendini beğenmişliktir. İnsan kendini beğenmede bile yalnız kalmamalı. Halkın sanatta anlamadığı bir yer bulunabilir, sanatçı bunu umursamazlık edemez. Çünkü tüketicisi olmayan bir üretim yaşamaz...”

RUHİ SU 100. YIL ETKİNLİKLERİ

Ruhi Su Kültür ve Sanat Derneği ‘Ruhi Su 100’ başlığı altında 20’den fazla etkinlik düzenleyecek. Bunlardan bazıları:
* 16 Mayıs’ta Tophane-i Amire’de Ruhi Su’nun yaşamından kesitler veren ve özel eşyalarıyla desteklenen bir sergi açılacak.
* Moğollar, Erkan Oğur, İsmail Hakkı Demircioğlu, Birol Topaloğlu, Karabey Aydoğan, İrfan Ertel, Yusuf Başaran gibi sanatçıların sahne alacağı bir dizi konser organize edilecek.
* Tematik konserler de yapılacak; konuları Ruhi Su albüm çalışmalarından esinlenerek, ‘ Pir Sultan Abdalve Semahlar’, ‘Köroğlu’ ve ‘El Kapıları’ olarak belirlendi.
* Ruhi Su Dostlar Korosu gençlerle yenilenen kadrosu ve şef Berktay Akyıldız ile bu konserlerin hepsinde sahnede olacak.
* Çoksesli Türkü Düzenleme Yarışması’nı kazanan eserler ayrıca
Ruhi Su Dostlar Korosu tarafından seslendirilecek ve seçilecek 100 eser bir kitapta yayımlanacak.

 

KÜLLİYAT

Ruhi Su, ölümüne kadar 16 tane 45’lik plak, 11 uzunçalar çıkardı. Ölümünden sonra kurulan Ruhi Su Kültür ve Sanat Vakfı aracılığıyla eşi Sıdıka Su (ölüm 18 Ekim 2006) ve oğlu Ilgın Su özel arşivlerdeki ses kayıtlarından yararlanarak plak, kaset ve CD üretimini sürdürdüler. Vakfın merkezi Beyoğlu, İstanbul’dadır. Şiir, yazı ve konuşmalarını 1975’te basılan ‘Ezgili Yürek’ adlı kitabında topladı. Anısına hazırlanan ‘Ruhi Su’ya Saygı’ kitabı da 1986’da yayınlandı.

Hürriyet


SON EKLENEN 5 HABER