ŞARKILI KADIKÖY TARİHİ – 4: MAHALLENİN “AĞIR ABİ”Sİ BÜLENT ORTAÇGİL / Murat Meriç
08.04.2017

Kadıköy denince akla gelenlerden biri Kadıköy Anadolu Lisesi yani Maarif Koleji. Ünlüsü bol: Nilgün Marmara’dan Seyhan Erözçelik’e şairler, Altan Erkekli gibi “artist”ler, Ufuk Uras gibi politikacılar, Hasret Gültekin’den Önder Focan’a, müziğin her alanından pek çok isim, oradan geçmiş. Kimi okumuş, mezun olmuş, kimi genç yaşta orayı terk ederek hayata atılmış. Bir dönem, adı henüz Maarif’ken o şahane bahçeden Kadıköy sokaklarına dökülenler arasında iki isim dikkat çekiyor: Mazhar Alanson ve Bülent Ortaçgil. Aynı dönemde okuyan iki arkadaş. Alanson, oyunculuk sevdasına kapılıp Ankara’ya gitmiş; Ortaçgil, kimya mühendisliği okumuş. İkisini buluşturan, sadece Kadıköy değil: Memleketin en iyi iki şarkı yazarından söz ediyoruz.

Mazhar Alanson’un, Kadıköy sokaklarını arşınlarken tesadüfen tanıştığı Fuat Güner’le Kaygısızlar’ı kurması, bir milat. Hikâyenin geldiği nokta MFÖ ama o, ayrı bir yazının konusu. Bu yazıda, Bülent Ortaçgil’i anlatacağım. “Dilim döndüğünce” diyeceğim ama ne yazsam eksik kalacak. Hani o çok bilinen Mazhar şarkısındaki gibi: Tam da “nereden başlasam / nasıl anlatsam?” durumu. Öyle bir “şey” ki, nereden başlarsam başlayayım, nasıl anatırsam anlatayım, yine de eksik kalacak.
 
Kelama, “meşhur” bir Ortaçgil şarkısının içindeki doneleri ayıklayarak başlayayım. Kelimeyi tırnak içine aldım çünkü Ortaçgil şarkıları aslında meşhur şarkılar değil. Bilen biliyor, bu ona yetiyor. Bahsedeceğim şarkı, bir film sayesinde ünlendi, aldı başını gitti. O kadar ki, Ortaçgil’i de aştı. “Eylül Akşamı”ndan söz ediyorum… Dikkatinizi çekti mi bilmem ama bir Kadıköy şarkısıdır: “Bostancı dolmuş kuyruğu” ya da “7.30 vapuru”, doğrudan semti işaret eder. Köhne, biraz “dışarıda”dır ama Kadıköy sınırları içindedir. İçindeydi ya da… Kalamış’ta, şimdiki marinanın girişinde, eski vapur iskelesinin dibinde, adı gibi köhne bir mekandı. Böyle anlattığıma bakmayın, ben de yetişemedim ama orayla ilgili çok hikâye dinledim. Karşısındaki yazlık sinemadan çıkanların doldurduğu, nice aşkların yaşandığı, Mazhar Alanson, Fikret Kızılok, Barış Manço gibi “ünlü”lerin uğradığı bir mekan, Köhne. Ortaçgil de gidiyor ama henüz onlar kadar ünlü değil. Hepsinin arkadaşı ve sonrasında hepsiyle yolu bir şekilde kesişecek: Bir şarkısında Mazhar’a sataşacak, Kızılok’la ortak olacak, Barış Manço’nun bir şarkısını, onun için yapılan albümde yorumlayacak…
 
Çekirdek Sanatevi’ni bilir misiniz? Kadıköy merkezine uzak ama sınırlar dahilinde: Çatalçeşme’de. Anlatmayacağım zira apayrı bir yazı konusu… Bülent Ortaçgil, Fikret Kızılok’la ortak olmuş, şahane konserlerin önü açılmış. Ortaçgil müziğini her anlamda besleyen bir mekan Çekirdek: Kimi şarkılarını orada yazmış, başta Erkan Oğur, pek çok müzisyenle orada tanışmış.
 
Ortaçgil Kadıköylü ama İzmir’de meşhur oluyor. Ümit Tunçağ ve Ali Kocatepe’nin ısrarıyla doldurduğu bant İzmir Radyosu aracılığıyla dinleyicilere ulaşınca, şarkıları ufaktan dillere düşüyor. Bu banttan sızan iki şarkı, sanatçının ilk 45’liği: “Anlamsız / Yüzünü Dökme Küçük Kız”. Sonrası, Ali Kocatepe prodüktörlüğünde yapılan “Benimle Oynar mısın?” adlı efsane albüm ama ondan önce, Ankara Televizyonu’nun prodüktörlerinden İzzet Öz, onu televizyonla tanıştırıyor: 22 Mayıs 1976 tarihli, 2 numaralı Diskovizyon programının konuklarından biri: “Yağmur”u söylüyor. Yazık ki görüntüsü yok ama her an bir yerden çıkabilir… Sonrasında, değişik İzzet Öz programlarında görüyoruz onu. Şarkıları dilden dile yayılırken çok izlenen bu programlar aracılığıyla kulaklara yerleşiyor, Bülent Ortaçgil adını duymayan kalmıyor. Buna rağmen ona “yıldız” diyemeyiz çünkü kendi seçimiyle hep geride durmayı tercih ediyor. Bunun içindir ki, ekibindeki müzisyenleri herkes biliyor.
 
Şarkılarında Kadıköy’ün izlerini aramaya kalkarsanız, bulursunuz. “Değirmenler”de yer alan, sadece dikkatli dinleyicilerin dikkatini çeken “tahtaboş”, eski bir Kadıköy konağındaki merdiven altı boşluğu aslında. Dahası da var ama ben burada durayım, bulmak size kalsın.
 
Barış Manço, mahallenin hikâye anlatıcısıydı. Mavi Işıklar ise, yolu mahalleye düşmüş “muzip” topluluk… Bülent Ortaçgil için “ağır abi” tanımını kullanacağım ama aslında öyle değil. “Ağır” olmayacak kadar içten, “abi” olamayacak kadar çekingen. İkisi bir arada nasıl olur diyeceksiniz, haklısınız. O da Ortaçgil’in sihri işte!
 
Kadıköy Maarif Koleji’nde başlayan, ilçenin değişik muhitlerinde şekillenen müzisyenliğini anlatmaya kalksam, sayfalar yetmez. Başta dedim ya: Memleketin en iyi iki şarkı yazarından biri. Diğeriyle Kadıköy’de buluşması tesadüf değil.
 
Bülent Ortaçgil, mahallenin güzellerinden. Onun içindir ki, mahallede verdiği konserler hep sıcak, hep içten. Bir gün rastlarsanız, gözünüzü kırpmadan girin. Başka mahallelerde verdiği konserleri biliyorsanız, farkı anlayacaksınız. Ortaçgil, mahallesinde çalmayı seviyor. Mahallesi de onu seviyor zaten.
 
Gazete Kadıköy // Murat Meriç

SON EKLENEN 5 HABER