Rockçı ruhumuzu kaybetmemek için Fındıkzade'den ayrılmadık
SAMET ALTINTAŞ
Mavi Işıklar, Türk müziğinin en uzun ömürlü grubu. Helvacı ile başladıkları serüven, ilk beste albümleri 'Dünden Bugüne' ile devam edecek.
Grup, hâlâ karakterleri ve canlı performansları ile müziğe göz kırpıyor. Tanpınar'ın dediği gibi mavi, masmavi bir ışık içinde yüzmeyi sürdürüyorlar.
48 yıldır berabersiniz... Nedir bu helvanın sırrı?
Nejat Toksoy (Solist): Biz elli seneden beri arkadaşız. Sadece müzik de insanları bir arada tutmayabiliyor bazen. Grup arkadaşlığı oldukça zor bir birliktelik. Biz kardeş olduk artık. Amatör ruhumuzu hiçbir zaman kaybetmedik. Helvanın sırrı bu.
Çetin Yavuzdoğan (Bas Gitar): 1964'ten beri beraber müzik yapıyoruz. Arkadaşlıktan öte bir kardeşlik var aramızda. Bugünlere gelmemizin altında bu duygular yatıyor.
Metin Yavuzdoğan (Klavye): Piyasada kendimizi küçültecek işlere gitmedik hiçbir zaman. Kendi kimliğimizi, müzik karakterimizi hep koruduk. Uzun ömürlü olmamızın nedenlerinden biri de bu hal.
Atilla Şimşek (Davul): Maddiyatı ön planda tutan bir grup olmadık, burası da önemli bence.
En son 2002 yılında albüm yapmıştınız. On sene sonra yeni bir albümle ses veriyorsunuz, 'Dünden Bugüne' diyerek...
M.Y.: Şarkılarımıza eskisi gibi talep olunca bir single çıkarmaya karar verdik. 'Helvacı' ile 'İyi Düşün Taşın' şarkısını albüme yeniden aldık. Çünkü çok dinlendi parçalar, her yerde söylenmeye başladı şarkılarımız. Bu albümün 'Dünden' kısmı. Onların dışında iki yeni şarkımız var: 'Fısılda' ve 'İşte Çözüm İşte Sofra'. Bunlar da 'Bugüne' bölümü. Fısılda'nın söz ve müziği bana, İşte Çözüm İşte Sofra'nın ise Çetin'e ait. Ortaya güzel bir çalışma çıktı. Ekim ayı içinde piyasada olacak.
A.Ş.: Bu albümde bizi Türkiye'ye tanıtan şarkılar var. Bundan önce aranje ve coverlardan oluşuyordu albümlerimiz. 'Dünden Bugüne' ise Mavi Işıklar'ın ilk beste albümü.
N.T.: Bu arada singledan sonra 12 parçalık yeni bir albüm daha yapacağız. İkinci albümümüzü de singledan hemen sonra çıkarmayı planlıyoruz. Gruba olan teveccühe yeni şarkılarla mukabelede bulunacağız böylece.
Yarım asra yaklaşmış bir grup olarak Türk rock müziğinin ahvalini nasıl değerlendiriyorsunuz?
Rıdvan Yılmaz (Gitar): Türkiye'de güzel gruplar var, dinlediğimiz. Ama artık çok gürültülü yapılıyor müzikler. Melodisi anlaşılmayan, bol distortionlı, yüksek volümlü şarkıları var piyasada. Rock müzikte bir tema olmalı. Onu yapan birkaç grup var Türkiye'de o kadar.
Ç.Y.: Son dönemlerde besteye yönlendi gruplar. Bu, müzik açısından iyi bir gelişme.
A.Ş.: Öyle ya da böyle, bugün Türkiye'de rock yapılıyorsa bunda Mavi Işıklar'ın doğrudan katkısı var. Türkiye'de rock müzik bizimle başladı.
M.Y.: Rock gruplarında solistlik çok önemli. Genç arkadaşların canlı performanslarında genelde detoneye kaçan şarkılar duyuyorum.
Solistlik yönü zayıf mı grupların?
M.Y.: Şimdi şöyle, bugün çok sayıda gitarcı, davulcu, klavyeci var; ama bir Cem Karaca, Barış Manço gibi ses yok maalesef. Altyapıları var mı, nota biliyorlar mı sormak lazım.
Sizin kadar uzun ömürlü rock grubu olur mu Türkiye'de?
M.Y.: Ben ihtimal vermiyorum açıkçası.
Anadolu rock ya da pop devam ediyor mu peki?
N.T.: Bugün iki tane sert nota vuran, saçını uzatıp küpe takan herkes rockçıyım diyor. Bir kere şeklen olmaz bu işler. Her sert müzik, rock değil. Anadolu rock'a gelince o 1970'lerde bitti. Moğollar'ın 1971'de Fransa'da ödül aldıkları albümü alın dinleyin, Anadolu rock odur. Bugün ben böyle bir müzik türü görmüyorum. Herkes bir isyan damarı ile müziğe giriş yapıyor. Ama cepler dolmaya başladığı andan itibaren üslup değişiyor. Zeytinburnu'nda oturduğunda rock yaparken Boğaz'da oturuyorsan ruh değişmiş demektir. O yüzden biz hep Fındıkzade'de kaldık.
Türk pop müziği nasıl gidiyor?
N.T.: Büyük birçoğu albüm kapağından klibine kadar taklit. Yapmacık ve sahte duruyor yapılan işler. Batı'da ne varsa birebir taklidi yapılıyor Türkiye'de. Biz de yabancı şarkıları cover yaparak müziğe başladık. Ama folklorik öğeleri kullandık, yerliydik.
Ç.Y.: Biz çizgimizi muhafaza ettik, ediyoruz da...
A.Ş.: 1960'lardan beri yaptığımız şarkılarda letafet var. Zaten hâlâ dinleniyor olmamızın sebebi bu. Bugün bu zenginlik ve güzellik azalmış vaziyette.
Duman, arabesk müzik yapıyor
Naim Dilmener, "Mavi Işıklar, Türk popunun kendisini arabeskin kucağına tamamen bırakmasından önce 'paydos' diyen az sayıdaki gruplardandır." diyor.
M.Y.: Çok doğru bir tespit.
Ç.Y.: Bizim müziğe ara vermemizin nedeni arabeskti zaten.
N.T.: Arabesk her alanı etkiledi Türkiye'de. Mesela Duman bile rock değil, arabesk yapıyor. Arabesk müziğini Batı enstrümanları ile çalıyorlar. Arabeskin etkisi devam ediyor hâlâ.
Biz, müzik anlamında hep Batı'ya mı öykünüyoruz?
R.Y.: Bir kere biz Amerikalı bir zencinin hissettiği gibi caz çalamayız. Batı müziğini söyleyemeyiz. Taklit yapıyoruz mecburen.
M.Y.: Ama şöyle de bir durum var. Biz Beatles'ı taklit ederek müzik yapmaya başlamasaydık bu işlere girişemezdik. Ben ortaokulda Beyrut radyosunu açar, müzik dinlerdim mesela. Oradaki tınılardan, melodilerden yeni sesler yakalardım. Burada önemli olan, özgün olmak.
Türk müziği neden hâlâ evrensel boyutlara ulaşamadı?
N.T.: Bunu Barış Manço başarmıştı. Ama ondan sonra devamı gelmedi. Türk motifleri, Türkçe sözler ile dünyaya tanıttı bizi. Genel anlamda altyapı ve ufuk yok. Olmaz yani...
Sizin jenerasyondan hangi grup var peki, beğeni ile takip ettiğiniz?
N.T.: MFÖ, kesintisiz müzik yapmaları hasebiyle çok önemli. Her kalbe dokunan şarkılar yaptılar. Tam bizim dönemimizin adamları üçü de.
M.Y.: Tembel değiller bir kere, devamlı ürettiler ve hep yukarıda kaldılar. Yeteneklerini iyi kullandı Mazhar da, Fuat da, Özkan da...
Anıların yanında, aşkların da unutulmaz olduğu o yılların müzik adamlarısınız. Nedir bu teveccühün sebebi?
N.T.: Halkımız normalde balık hafızalıdır. Ama şarkılarımız iyi yer etmiş olmalı ki, Mavi Işıklar'a olan talep devam ediyor.
M.Y.: Ama bir sebep çıkmadığı zaman da silik kalıyorsunuz. Öyle Bir Geçer Zaman ki dizisi bize bir ivme vermeseydi popülaritemiz bu kadar kolay olmayabilirdi bugün.
A.Ş.: Verdiğimiz konserlerde küçücük çocuklar 'Helvacı'yı söylüyorlar. Bu, ne kadar doğru işler yaptığımızın göstergesi. 20 sene sonra hangi grupların hangi şarkıları kalacak çok merak ediyorum. Biz 40 sene önce vardık, 40 sene sonra da olacağız.
O zaman Ahmet Hamdi Tanpınar'ın "Kökü bende bir sarmaşık olmuş gezmekteyim\ Mavi, masmavi bir ışık içinde yüzmekteyim" mısraları sizi anlatıyor, diyebilir miyiz?
A.Ş.: Aynen öyle, Tanpınar'ın dediği gibi mesele.
M.Y.: Biz bunu besteleyelim ya, tam Mavi Işıklar şarkısı olur...
Zaman Gazetesi