Murat Meriç
2013 bitiyor, gün itibariyle son düzlüğe girdik. Hani, “rüzgâr gibi geçti” derler ya, onun gibi bir yıldı bu. Bir yandan sessiz sakin geçti, diğer yandan dopdolu. Müzikte de durum bu: Eskisine nazaran, az albümün yayınlandığı bir yıl oldu 2013. Ancak birçok “yeni” şarkı, şarkıcı ve grupla tanıştığımız için şanslıyız. Gezi sürecinde yapılan şarkılar, ufkumuzu açtı. Yeni sesler duyduk, bildiğimiz isimleri tanıdık. Bu anlamda, bütün zamanların en “kalabalık” yıllarından biri bu. Memleket tarihine çoktan altın harflerle yazıldı, müzik tarihinde de etkileri artarak sürecek. Bir kere “politik müzik” denilen şeyi yeniden keşfettik: Şarkılarla bir şeylerin değişebileceği gerçeğini ne zamandır göz ardı ediyorduk, Gezi süreci, şarkıların ne kadar önemli olduğunu bir kere daha hatırlattı. Yeni albümlere “politik” şarkılar bu sayede girdi. 70’lerin sonuna benziyor bu: Pop şarkıcılarının bile politik şarkılar söylediği bir dönemdi o. Şimdiki bu kadar etkili değil belki ama gelecekte neler yaşayacağımızı kimse bilemez. Şimdilik, şarkıların giderek daha da politikleşeceği öngörüsünde bulunabiliyoruz –ki bu, iyi bir şey.
Yeniden Buğdayın Türküsü
Tam da bu dönemde, eski bir dost kapıyı çalmak üzere: Yeni Türkü’nün efsane albümü “Buğdayın Türküsü”, önümüzdeki ay yeniden yayınlanacak. Neredeyse 35 yıl önce, 1979’da, Ankara’dan dinleyici karşısına çıkan albüm, 1980 Darbesi’nde yok olmuş, uzun süre ortalığa çıkamamıştı. Yeni Türkü, 1983 sonrasında yeniden popüler oldu, Ankara’yı terk ederek İstanbul’a yerleşti, ilk döneminde politik şarkılarından uzaklaştı ancak sonrasında yeniden yolunu buldu. Yeni Türkü hikâyesini “Buğdayın Türküsü” yayınlandıktan sonra uzun uzun anlatırız elbette. Şimdilik, bu albümün bazı şarkılarının daha önce “Rumelihisarı Konseri” albümünde yayınlandığını ama o albümün de artık piyasada bulunmadığı bilgisini verelim ve vitrinlere çevirelim yüzümüzü…