Anadolu usulü "Bolero" - milliyet.com.tr
18.05.2011


Anadolu usulü "Bolero"

Gürol Ağırbaş müzik direktörlüğünü ve aranjörlüğünü üstlendiği "Köprüler / İki Dünya" albümünde, ünlü klasik eserlerle bu toprakların müzikleri arasında notalardan bir köprü kuruyor

Türkiye'nin en çok satan enstrümantal albümlerinden "Köprüler"in ikincisi olan "İki Dünya" ünlü klasik Batı müziği eserlerini bu toprakların müzikleriyle birleştirerek Doğu ile Batı arasında sağlam bir köprü kuruyor. Bu köprüyü kuran da "Bas Şarkıları" albümleriyle bas gitarı yıldız yapan, Zuhal Olcay'ın "Başucu Şarkıları"na düzenlemeleriyle hayat veren Gürol Ağırbaş. İstiklal Caddesi'nin müzik mağazalarından biri... Kıkırdayarak birbirlerini müzik mağazasının önüne çekiştiren iki genç, Vivaldi'nin oynak "Dört Mevsim-Bahar"ı ile birkaç figür attırıyor, derken yüzleri ciddileşiyor ve çakılıp kalıyorlar parça bitene kadar. Bu tipik bir "Köprüler / İki Dünya" dinleyici tepkisi. Merak, "Dur bakalım ne olacak?", geniş bir gülümseme, "Yok canım daha neler" ve nihayet "Evet, ciddi bir iş bu". Nasıl olmasın, üzerinde Gürol Ağırbaş ismi, içinde Erkan Oğur'dan Okay Temiz'e, Halil Karaduman'dan Ahmet Koç'a, Ercan Irmak'tan Sami Özer'e her biri kendi alanının "yıldız"ı isimler var...

Önce bu klasik müzik eserlerinin notalarını buldum, nereden nereye geçiyor, nasıl bir hareket var bestelerde diye hepsini inceledim. Düşündüm, mesela "Bolero" bizim coğrafyada bestelenseydi nasıl çalınırdı? Hep o klasik müziğin içinde olan ama herkesin çok duymadığı ikinci keman partilerini, bas partilerini, nefesli partilerini alıp bizdeki enstrümanlara dağıttım. "Carmina Burana" mesela, onda altta bir bas yürüyüşü vardır, ben o rolü bağlamaya verdim. Mozart'ta ise kemanlara birbirlerine cevap verdirdim. Klasik müzikçiler çalıyor, bizim kemancılar ona cevap veriyor, sanki bir atışma var aralarında. "Adagio"da Tamburi Cemil Bey'in bir ezgisinden esinlendim. Her parçada bu tip noktalar yakaladım ve o zaman oldu gibi geldi.

Nasıl bir çalışma yaptınız bu albümü hazırlamak için?

Valla olabilir, oturup incelemek lazım. Öbür türlü, koy klasik müziği, alta da darbukaları koy, araya da bir ney solo çaldır, oldu bitti. Onlar çok yapıldı. Bu mesela, ilk dinlediğinde gülümsetiyor insanı, "hadi ya" diyorsun. Fakat sonra o köprülere bakıyorsun ve diyorsun ki burada düşünülüp taşınılmış bir şey var. O zaman ikinci, üçüncü dinleyişte gayet de mantıklı gelmeye başlıyor insana. Bu durumda her melodi her coğrafyaya adapte olabilir diyebilir miyiz? "Mozart dinleseydi eminim o da gülerdi" O zaman darbukayla tanışsaydı belki düşünecekti nerden biliyorsun? Ama şunu Mozart dinleseydi o da gülümserdi. Bir de bu insanlar herhalde takip etmiyorlar, klasik parçaların artık her türlü yorumu yapıldı; çocuklar için yapıldı, rock olarak yapıldı, reggae'si yapıldı, bu kadar sert bakmamak lazım. Özellikle klasik müzikçilerin itirazı "Mozart dinleseydi eminim o da gülerdi" oluyor bu tür çalışmalara. "Orada darbuka gerekiyordu da bu adam bunu akıl edemedi mi?" diyorlar mesela... Evet, "Dört Mevsim"in "Bahar" bölümünde "Bıktım dünyanın kışından, gelsin artık şu güzel ilkbahar" dedik. Oradaki kışın anlamı da çok derin oldu, herkes istediği gibi anlayabilir. Vivaldi'ye vokal de koymuşsunuz... "Kötü müzik yoktur, kötü icra vardır" Benim yaptığım işler iyidir, ne yaparsam yapayım. Çünkü ben ne yaparsam yapayım kendini veren bir insanım. Onno abi "Kötü müzik yoktur, kötü icra vardır" demişti. Ben bunu hiç unutmadım. Ne çalarsam çalayım hep en iyisini çalmaya çalışırım. Çünkü hakikaten kötü müzik yok, üç-beş nota bir araya gelmiş, bir melodi oluşmuş zaten. Beğenirsin, beğenmezsin ama kötü değil neticede. İyi çalarsan da çok farklı olur.

Tek bir pop besteniz var, "Arnavut Kaldırımı". Yıllar geçti ama hâlâ çok seviliyor... Türkiye'nin gerçeği budur. Oradan geleceksin, ne olursan ol. Öyle bir geleceksin ki, "Fransa'da yaşayan Türk müzisyeni nihayet döndü" gibi bir hava estireceksin. Bizim müzik ortamında gülüp geçtiğimiz, kayda çağırmayacağımız insanlar birdenbire bir şey oluyorlar.
 
Buna tabii gülüyorsun ama sonra da öfkeleniyorsun. Sizin yurtdışı bağlantınız yok. Bir süre gidip kendinizi "yurtdışından gelen önemli müzisyenimiz" diye sunsanız nasıl olurdu? Bir ara gittim de hatta ama buraya çok bağlıyım ben. Arkadaşlarım var, burada mutluyum. Tamam işte daha ne olacaksın? Star olup yollarda yürüyemeyecek halimiz yok, neticede enstrüman çalan bir adamsın. Siz daha zor bir şeyi başardınız burada yaşayarak...

Tabii. Mesela derler ki "Yurtdışında kimle çalmak istersin?" Yok öyle biri. Aslında artık çok da mümkün, internetten yolluyorsun, adamla tanışmana bile gerek yok. Tabii o zaman müzik ne kadar müzik oluyor? Yan yana durmadıktan, beraber bir çay kahve içmedikten sonra...
Türkiye'deki müzisyenler bence gayet yeterli. Ve zaten dünyaya satılacak iş bizim coğrafyadan çıkacak, buradaki enerji çok fazla, beslenebileceğin çok şey var burada. Müzik yapmak için de burada olmaya ihtiyaç duyan birisiniz siz sanki... "

Eskiden gece bekçileri ek iş olarak bas çalardı" Evet, bu benim başka bir yüzümü gösteren bir albüm. Bunu insanlar Gürol Ağırbaş albümü olarak algılamasın istiyorum. İnsanların sizden beklediği albüm bu değildi...
 
Benim işim sadece bas şarkıları yapmak değil. Ben bir müzik adamıyım, her türlü işi yapabilirim, buna bilgim, tecrübem de var, yeteneğim de var. Ve ben bu yeteneklerimi sergilemek istiyorum. Bu benim için bir fırsat oldu, çok hoşuma gitti bu insanların müziğiyle oynaşmak. Bir de ben hep ciddi işler yaptım. Bu da ciddi ama daha esprisi olan, güler yüzlü bir iş.

Dinleyicileriniz bozulacak mı acaba? Edecek. Bu kış yenisi çıkacak.
 
"Bas Şarkıları"nın devam edecek mi? Mandolinle başladım, lise sonda basa geçtim. Babam "Basçı sıkıntısı var" dedi çünkü. Kendisi de davulcu olduğu için, basçı bulamıyordu herhalde. Kimse bas çalmak istemezdi, gece bekçisi düğün salonunda bas gitar çalardı ek iş olarak. Bas gitar öyle bir şeydi. Bum bum bum ses çıkıyor bundan, ver bakayım ben de çalarım. Ama artık değişti, gece bekçileri bas çalamıyor artık.

Basla başlamadınız değil mi müziğe?0


http://www.milliyet.com.tr/anadolu-usulu--bolero-/cumartesi/haberdetayarsiv/22.07.2006/164966/default.htm


SON EKLENEN 5 HABER

Gürol Ağırbaş