Görünmeyen ama çok duyulan kahraman / BirGün-Pazar / Cemil Koz
21.08.2011

Görünmeyen ama çok duyulan Kahraman

'Eylem Aktaş' gibi mütevazi bir sesin albümünü nereye koymalıyız?  'Dizi Müzikleri' adıyla yayınlanan albümün elbette nihai hedefi 'satmak'. Fakat bu, bizim albümle kurduğumuz bağın/sıcaklığın yadsınması anlamına da gelmemeli


Cemil Koz
kozcemil@gmail.com

   Akıllı kutu televizyonun müziği keşfi, pek eski zamanlara dayanmıyor memleket tarihimizde. Tek kanallı yıllarda TRT'nin müsade ettiği ölçüde televizyonda sesini duyabildiğimiz müzik, kırılma anını,-çoğu şeyde olduğu gibi- neoliberal politikaların süratle uygulanmaya konduğu '80 sonrası süreçte yaşadı.

   Konuşmamızdan giyimimize, evimizden yeme-içme mekânlarımıza kadar her şeyin yeniden şekillendiği, ciddi altüst oluşların yaşandığı dönemde (özellikle de pop) müzik, kapitalist ilişkiler ağının taşıyıcısı görevini üstlenmiştir. Tüketim üzerinden tanımlanan bir hayatı görünür kılan, kendi içindeki tüm çarpıklıklarına ve çelişkilerine rağmen 'yeni sistemi' temsil eden şarkılar; ülkedeki önde gelen sermaye gruplarının açtığı kanallar aracılığıyla gündelik hayatımızın tam da merkezine oturmuştur. 

   Sadece müzik yapan özel kanalların varlığı, radyo frekanslarının hızla çoğalması, TRT'nin yayın akışına müzik programı koyması, müziğin hem devlet hem de burjuvazi tarafından ne kadar önemsendiğinin en açık örnekleridir. Müziğin dolaşımı mümkün kılan araçlar ve bu araçlara ulaşımın kolaylaştırılması, onun etki alanını genişletmiş ve de 'piyasa' sını rasyonelleştirmiştir.

   Salt kendi başına var olmanın yanı sıra farkılı alanlardaki eserlere de katkıda bulunabilir  müzik. Bu bağlam çerçevesinde müziğin yoğun olarak kullanıldığı mecralardan biri de hiç süphesiz ki dizilerdir. Günümüz dizilerinde boy gösteren müziği ve anlamını, yukarıdaki dönüşümlerle birlikte ele almak sanırım deaha aydınlatıcı olur.

   Dizi müziklerinin yavaş yavaş endüstriyel bir sektör haline gelmesi; üretim, dağıtım ve tüketim evrelerinde çokça önemsenmesi; çok satanlar listelerinde başa geçmesi içinden geçtiğimiz sistemin gereklerinden. O yüzden bu tabloda abartılacak yahut şaşılacak hiçbir şey yok.  Tam aksine herşey zamanın ruhuna göre muntazam şekilde akıp gidiyor. Bir zamanlar flüt ile çalmaya çalıştığımız 'Bana Bir Masal Anlat Baba' nın 24 kontöre cep telefonlarına indirilmesi bahsettiğimiz ruhun ta kendisi.

   Hâl böyle iken 'Eylem Aktaş' gibi mütevazi bir sesin albümünü nereye koymalıyız? 'Dizi Müzikleri' adıyla yayınlanan albümün elbette nihai hedefi 'satmak'. Fakat bu bizim albümle kurduğumuz bağın/sıcaklığın yadsınması anlamına gelmemeli. Albümün meta özelliğini kabul etmekle beraber icra edilirkenki duygusunu, verilen onca emeği ve bizlerdeki anısını görmemek hiç hakkaniyetli bir bakış açısı olmaz. Dolayısıyla albümü saf meta şeklinde adlandırmak da doğru değil.

KAYITSIZ ŞARTSIZ TESLİMİ

Gönül isterdi ki 'Asi', 'Hatırla Sevgili', 'Ihlamurlar Altında', 'Bu Kalp Seni Unuturmu', 'Gönülçelen' gibi birçok diziden (hatta filimden) sesine kulak kabarttığımız Eylem Aktaş, daha bütünsel bir albüm çıkarsın. Bir meramı yada anlatacak hikâyesi bulunsun o albümünde. Ama yine de elimizdeki çalışmanın kıymetini bilelim.

   Eski tozlu zamanları anımsatan albüm kapağı ve fotoğraflar, belki de yakındığımız 'şimdiki zaman' ile sanatçının arasına koyduğu mesafedir. Aktaş'ın durduğu mesafeden usul usul söylediği şarkıları/türküleri duyduğumuz lahzada ise yukarıda yazılanların hepsini çöpe gönderiyoruz. Hem işin içinde Jehan Barbur, Nail Yurtsever, Erdal Güney, Cem Tuncer ve daha birçok değerli isim yer alıyorsa kayıtsız/şartsız teslim olabilirsiniz o işe.

BirGün-Pazar eki / 21 Ağustos 2011 / SYF:10 Müzik


SON EKLENEN 5 HABER