Banu Kanıbelli'nin Bu Rüzgar albümünü Ferhat Uludere Taraf gazetesinde yazdı.
04.03.2014
‘Bu Rüzgâr’
 
Bir süredir Banu Kanıbelli’nin Bu Rüzgar adlı albümünü dinliyorum. Kanıbelli’nin müziği ve sözleri eşlik ediyor bir süredir yazdıklarıma. Onlarla birlikte yazıyor ve onun melodileriyle çalışıyoruz. Haftasonu çalışmak zorunda kalanlar için zamanı daha katlanılır kılan bir albüm Bu Rüzgâr... Çünkü siyah-beyaz, solgun fotoğraflarda mandoliniyle poz veren çocukların heyecanını taşıyor tüm şarkılar. O fotoğraftan çıkıp geliyor melodiler. Fotoğrafın solgunluğu sinmiş müziğe... “Soluk” dediğime bakmayın bazen güzeldir solgun olmak... Bu solgunluk bazen, tıpkı Banu Kanıbelli’nin müziği gibi renk katar, lezzetlendirir insanın hayatını.
 
Bu siyah-beyaz fotoğraftaki çocuk Banu Kanıbelli değil tabii. Fotoğrafın da bir gerçekliği yok. Benim zihnimde müziğe ait bir imge ya da çocukluktan kalma bir anı olarak duruyor. Banu Kanıbelli’nin müziğini dinlerken gözlerimin önünde canlandı bu fotoğraf yeniden. Bir türlü nereden tanıdığımı bilemediğim insanlar gibi karşıma çıktı ansızın. Banu Kanıbelli hakkında daha fazla bilgi edinince bu benzerliğin bir tesadüf olmadığı ortaya çıkıyor. Müziğe mandolin çalarak başlamış o da. Eğitim sisteminin yerle yeksan edilmediği, müziğe bir kırtasiye malzemesi olarak bakılmadığı, çocukların blokflüt değil mandolin çaldığı dönemde; küçük bir kız çocuğu iken alıyor bu müzik aletini eline. Ve onu katık ediyor oyunlarına. Bu müzikli oyun daha sonra tüm hayatının merkezine oturuyor.
 
Banu Kanıbelli; Bu Rüzgâr adlı albümünü yayınlamadan önce yaklaşık 15 yıl çocuk şarkıları yapmış bir müzisyen. Bu dönemki çalışmaları Başka Dünya Yok ve Kar’a adlı albümlerle müzikseverlere ulaştırmış. Malum daha önce de yazdım çizdim. Çocuk edebiyatı, gençlik edebiyatı, yetişkin edebiyatına dair ayrımların belirsizliğini... Edebiyatta olduğu gibi müzikte de bu ayrım ilginç geliyor bana. Çocuk şarkıları nerede başlar ve nerede biter? Bir şarkıyı çocuk şarkısı yapacak özellikler nelerdir? Elbette bunlar çok teknik bir mesele ama 15 yıl çocuk şarkıları yapmış bir müzisyenin bu konudaki fikri elbette tüm teknik terimlerden daha önemli benim için. Banu Kanıbelli bu ayrımı yer değiştirmek üzerinden kuruyor. “Çocuk şarkıları yazarken bir anlamda yer değiştirirsiniz” diyor ve devam ediyor. “Onun dünyasına geçip onun kendiyle bağ kuracağı bir şeyler söylemeye yeltenirsiniz. Büyüklere şarkılar ise, yer değiştirmeden, bulunduğunuz yerden, bir anlamda kendi yaşamınızdan ya da paylaştığınız yaşamlardan süzülmüş olanlar içinden düşündüğünüz, söylediğiniz ve tabii müzikle paylaşıyor olduğunuz ortaklıklarınızdır. Belki biraz kendi kendine söylenmedir. Benimsenip, paylaşıldığı zaman ortaklık olur.”
 
Banu Kanıbelli söylediği gibi Bu Rüzgâr’da bulunduğu yerden hayatı özetliyor... Bülent Ortaçgil’den Gürol Ağırbaş’a kadar müzik dünyasının önde gelen isimlerin eşlik ettiği albümün hazırlıkları da oldukça eskiye dayanıyor. Banu Kanıbelli albümünün hazırlık aşamasını şöyle anlatıyor: “Bu Rüzgârşarkıların birikimi de oldukça geriye gider. Bazı şarkılar, yazıldığı zaman ve mekân üzerine, yeni katmanlar kazanmıştır. Arkeolojik kazı yapılabilir yani şarkılar üzerine, Bazıları ise çok yenidir. Evet, hepsi bir yansımadır kendi yaşantımdan ya da paylaştığım yaşamlardan.”
 
Banu Kanıbelli’yi tanıyor musunuz bilmiyorum ama Bu Rügâr’ı dinleyip onu tanısanız çok iyi edersiniz...
 
 
ferhatuludere@gmail.com
Twitter@ferhatuludere
 
Taraf Gazetesi

SON EKLENEN 5 HABER

Banu Kanıbelli